GUATR
GUATR
PROF DR METİN ÖZATA
Guatr tiroid bezinin buyumesidir. Guatr oluşturan sebeplein başında aile yani kalıtım çönemli rol oynar. İyod tetmezliği ve selenyum yetmezliği de önemlidir.
Guatr tedavisi için endokrin uzmanına başvurunuz
GUATR NEDİR?
Guatr veya Tiroid hastalığınız varsa öncelikle Endokrinoloji uzmanına başvurmanız gerekir. Endokrinoloji uzmanlarını Tıp Fakültesi hastanelerinde ve bazı büyük ihtisas hastanelerinde bulabilirsiniz. Endokrinoloji uzmanları sizi muayene ettikten sonra tetkiklerinizi ister ve her türlü tedavinizi düzenler. Tiroid sintigrafisi ve bazı vücut taramaları nükleer tıp uzmanları tarafından yapılır. Radyoaktif iyot tedavisi yapılacağı zaman Endokrinoloji uzmanı, nükleer tıp uzmanı ile temas ederek veya bir konseyde bir araya gelerek tedavi planı yapılır ve radyoaktif iyot tedavisi Nükleer Tıp Merkezinde verilir. Radyoaktif iyot tedavisinden sonra kontrol ve tedavinizi yine endokrinoloji uzmanı ayarlar. Eğer ameliyat gerekiyorsa endokrinoloji uzmanı sizi cerrahi uzmanına gönderir. Ameliyat olduktan sonra da takiplerinizin endokrinoloji uzmanı tarafından yapılması gerekir. Tiroid hastalığınızın daha iyi tedavi olmasını istiyorsanız doktorunuz kadar sizin de bazı sorumluluklarınız vardır. Bu konuda dikkat etmeniz gereken hususlar şunlardır: 1. Tiroid tetkiklerinizin bir kopyasını kendinizde bulundurun. Doktorunuz tetkikleri almak istiyorsa bir fotokopisini mutlaka çektirip dosyanıza koyunuz. 2. Mümkün olduğu kadar aynı laboratuvarda tiroid tetkiklerinizi yaptırmaya çalışın. Seçtiğiniz laboratuvarın hormon ölçümlerinin güvenilir olmasına dikkat ediniz. 3. Tiroid hormonlarının serbest olanlarını yani serbest T3, serbest T4 ölçülmesi daha iyidir. Total T3 ve Total T4 ölçümlerini özellikle doktorunuz önermedikçe yaptırmayınız 4. Bir dosya hazırlayarak tetkiklerinizi bu dosyaya tarih sırasına göre koyunuz ve her muayeneye gidişinizde bu dosyayı yanınızda bulundurunuz. 5. Tiroid ilacı kullanıyorsanız ve almayı unutmuşsanız ve bu durum sık oluyorsa doktorunuza söyleyiniz. 6. Doktorunuz tiroid iğne biyopsisi istediği zaman yaptırmaktan korkup doktora gitmemezlik yapmayınız. Bazen biyopsi istediğimiz hastalarımızı bir daha göremiyoruz. Aslında bu kişiler kendi sağlıklarını tehlikeye attıklarının farkında değillerdir. 7. Tiroid dışında başka bir hastalık için ameliyat olacaksanız mutlaka bu durumu doktorunuza, ameliyat edecek doktora ve anestezi uzmanı doktora belirtiniz. Ameliyat öncesi tiroid hormonlarının yapılarak kontrol edilmesi gerekir. 8. Tiroid ameliyatı olmuşsanız mutlaka belirli aralıklarla kontrole gidiniz. Ameliyat olup daha sonra hiç kontrole gitmeyen hastalar vardır. Ameliyat olan kişilerde bazen kan kalsiyumunda düşme, hormonlarda azalma veya artma veya tekrar nodül gelişebilir. 9. Tiroid kanseriniz varsa ömür boyu düzenli kontrollere gidiniz. Taramalarınızı, hormon ölçümlerini, tiroglobulin ve anti-tiroglobulin antikor ölçümlerini unutmayınız. 10. Tiroid hastalıklarının çoğu ailesel olduğundan çocuklarınızı ve akrabalarınızı ve ailenizi bilgilendirin ve onların da tiroid tetkikleri yaptırmaları gerektiğini belirtiniz. 11. Gebe kalmayı planlayan tiroid hastası kadınların bu durumu doktoruna bildirmesi gerekir. Gebe kalınca tiroid hormonlarının daha sık kontrol edileceğini unutmayınız. 12. İçinde levotiroksin bulunan ilacı kullanan kadınların özellikle menopoz döneminde TSH düzeyinin iyi takibi gerekir. İlaç fazla gelir ve TSH çok düşerse kemik erimesi gelişebilir. Bu nedenle kemik taramalarınızı doktorunuzun önerdiği sürelerde yaptırınız ve kalsiyum alınız. 13. Tiroid beziniz fazla çalışıyor ve bu nedenle Propiltiourasl veya Metimazol ilaçlarından birisini alıyorsanız doktorunuzun haberi olmadan ilacınızı kesmeyiniz. 14. Başka ilaçlar kullanıyorsanız veya başlayacaksanız doktorunuza bu ilaçlarla aldığınız tiroid ilaçlarının etkileşip etkileşmeyeceğini sormadan başlamayınız. 15. Doktora gittiğinizde şikayetlerin nasıl ve ne zaman başladığını, nasıl seyrettiğini, önceden yapılmış olan tedavileri ve kullandığınız ilaçları ayrıntılı olarak not ediniz ve anlatınız. Ailenizde başka tiroid hastası olup olmadığını da doktorunuza belirtiniz. 16. Muayeneye boynunuzu örtmeyen bir giysi ile gidiniz. Boynunuzu örten balıkçı kazak gibi giysiler giymeyiniz.
GUATR KİMLERDE GÖRÜLÜR Ailesinde tiroid hastalığı olanlarda Ailesinde guatr, Hashimoto hastalığı, tiroid nodülü, tiroid kanseri ve Graves hastalığı gibi tiroid hastalıkları olan kişilerde tiroid hastalığı daha fazla görülür. 50 yaş üzeri kadınlarda Kadınlarda 50 yaş üzerinde tiroid bezi yetmezliği sıklığı artar. Erkeklerde ise 60 yaşından sonra tiroid bezi hastalığı artmaktadır. Önceden tiroid hastalığı veya tiroid ameliyatı geçirenlerde Daha önce herhangi bir tiroid hastalığı geçirmiş olanlarda bu hastalığın nüks etme olasılığı bulunabilir. Daha önce tiroid bezi yetmezliği veya fazla çalışması hastalığı veya tiroidid denilen tiroid bezi iltihabı geçirdiyseniz bu hastalıkların bazıları sizde nüks edebilir veya hormonlarınızda zaman içinde değişiklikler olabilir. Guatrı olanlarda Tiroid bezinin büyümelerine guatr diyoruz. Guatrı olan kişilerde hormonlarda azalma veya artma olabilir. Boynunuzda bir şişlik varsa sizde guatr var demektir. Guatrı olan kişilerde tiroid hastalığı veya tiroid hormonlarında bozukluk olabilir. Sigara içenlerde Sigara içen kişilerde guatr ve diğer tiroid hastalıkları daha sık görülür. Menopoz dönemindeki kadınlarda Menopoz dönemindeki kadınlarda tiroid hastalığı riski artar. Böbreküstü bezi yetmezliği, romatoit artrit, Lupus gibi hastalığı olanlarda Böbreküstü bezinin az çalışması (Addison hastalığı) hastalığı ve diğer romatizmal hastalıklar Hashimoto hastalığı veya Graves hastalığı dediğimiz tiroid hastalıklarıyla birlikte sık görülebilir. Bu tür hastalığınız varsa tiroid hormon tetkiklerini yaptırmanız gerekir. Şeker hastalarında Şeker hastalarında tiroid hormonlarında bozukluk sık görülür. Şeker hastalığınız varsa yılda bir defa tiroid tetkikleri (TSH hormonu ölçümü) yaptırınız. Tiroid Bezi İltihabı (Tiroidit) geçirenlerde Daha önceden tiroid bezi iltihabı geçirenlerde (tiroidit) tiroid bezi hastalığı tekrar olabilir. Bu kişilerin bir kısmında tiroid bezi yetmezliği gelişebileceğinden kontrol etmek gerekir. Doğum yapan kadınların bir kısmında tiroid yetmezliği olabilir Doğum yaptıktan sonraki ilk yıl içinde kadınların % 5-7’sinde tiroid bezi yetmezliği görülebilir. Halsizlik, bitkinlik, yorgunluk ve unutkanlık gibi şikayetler varsa TSH ölçümü yaptırınız. Allerjik hastalığı olanlarda Ürtiker (kurdeşen) denen cilt hastalığı, kaşıntı ve allerjik riniti olanlarda tiroid hormonlarında bozukluk olabilir. Bu kişilerde tiroid tetkikleri yapılması faydalıdır. Kansızlığı olanlarda Kansızlık tiroid bezi yetmezliğinde sık görülür. Hipotiroidi dediğimiz tiroid bezi yetmezliğinde (özellikle Hashimoto hastalığında) demir ve B12 vitamini eksikliğine bağlı kansızlık sık görülür. Kan yağları (Kolesterol veya trigliserit) yüksek olan kişilerde Tiroid bezi yetmezliği ve şeker hastalığı kan yağlarında yükseklik yapan hastalıklardır. Kan yağları yüksek kişilerde kan şekeriyle birlikte tiroid hormonlarına bakmak gerekir. Down ve Turner sendromu bulunan hastalarda Down ve Turner sendromu çocuklarda doğumla birlikte ortaya çıkan genetik hastalıklardır. Bu hastalığı olanlarda tiroid hormon bozukluğu sık görüldüğünden tiroid hormon tetkikleri yapmak faydalıdır. Kafa veya beyin yaralanması geçiren veya beyin ameliyatı geçiren kişilerde Herhangi bir nedenle beyin travması veya hasarı geçiren kişilerde beyinde bulunan hipofiz bezinde hasar ve daha sonra tiroid yetmezliği gelişebilir. Hipofiz bezi ameliyatı geçirenler de tiroid tetkikleri yaptırmalıdırlar. Bazı ilaçları kullananlarda Kalp atım bozukluklarının tedavisi için amiodaron (Cordarone tablet) ilacını kullanan hastalarda, psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılan lityum (Lithuril tablet) ilacını alanlarda ve hepatit tedavisi için interferon alfa ve beta gibi ilaçları kullanan hastalarda tiroid hormonlarında bozukluk sıklıkla olur. Bu ilaçları kullananlarda belirli aralıklarla tiroid hormon tetkiklerini yaptırmak faydalıdır. Baş ve boyuna yönelik ışın tedavisi (radyoterapi) alanlarda Baş ve boyuna yönelik ışın tedavisi (radyoterapi) alan kişilerde tiroid hormon bozukluğu sık görülür. Çok düşük doğum ağırlıklı erken doğan (prematüre) bebeklerde Doğum ağırlığı çok az olan ve erken doğan bebeklerde tiroid hormon bozukluğu olabilir. Bu tür bebeklerin annelerinde de tiroid hormon incelemesi gerekebilir. Meme Kanserli hastalarda Tiroid hormon eksikliği ve tiroid nodülleri meme kanserli kadınlarda sık görüldüğünden tiroid tetkiki yapılması gerekir. Kanda sodyum düzeyi düşük çıkan kişilerde Tiroid bezi yetmezliği bazı kişilerde kan sodyum düzeyinde azalma yapabilir. Bazen nadir de olsa sadece kan sodyum düşüklüğü ile kendini gösteren tiroid yetmezliği olabilir. Bu kişilerde tiroid tetkikleri yapılmalıdır. Kanlarında CPK ve LDH tetkikleri yüksek çıkanlarda Herhangi bir nedenle kan tetkiki yapıldığında CPK (kreatin fosfakinaz) ve LDH (Laktat dehidrogenaz) kan ölçüm düzeyleri yüksek olan kişilerde tiroid yetmezliği olabilir. Bunlarda TSH hormon ölçümü yapılmalıdır. Karaciğer Testleri (SGOT, SGPT, ALP, GGT) yüksek çıkanlarda Herhangi bir nedenle yapılan kan tetkiklerinde karaciğer testleri denilen SGOT, SGPT, alkalen fosfataz ve GGT tetkikleri yüksek ise tiroid yetmezliği olabilir. Bu tür kişilerde tiroid hormon tetkiki yapılmalıdır. Prolaktin isimli hormonu yüksek olan kişilerde Prolaktin hormonu tiroid bezi yetmezliği durumunda kanda yükselebilir. Bu nedenle prolaktin hormonu yüksek çıkan hastalarda tiroid hormon tetkikleri mutlaka yapılmalıdır. Bu hastalarda memelerden süt gelmesi ve adet bozukluğu yakınmaları olabilir. Hepatit C virüsü taşıyanlarda: Yapılan çalışmalar hepatit C virüsü taşıyan kişilerde tiroid yetmezliğinin % 13 gibi yüksek bir oranda, yani sık görüldüğünü göstermiştir. Bu hastaların kanlarında anti-TPO ve anti-tiroglobulin antikor düzeyleri yüksek bulunmuştur. Bu nedenle hepatit C virüs hastaları veya taşıyıcıları belirli aralıklarla TSH hormon ölçümü yaptırmalıdır. Kanda kalsiyum düzeyi yüksek çıkanlarda: Çok nadir olarakkanda tesadüfen kalsiyum yüksekliğinin saptandığı kişilerde tiroid bezi fazla çalışması bulunabilir.
GUATRDA BESLENME VE TUZ Tiroid bezinin iyi çalışması için sebze ve meyve daha fazla yenmeli, yeteri kadar proteinli gıda alınmalıdır. Proteinin yeteri kadar alınması tiroid bezinin iyi çalışmasını sağlar. Özellikle haftada iki defa yağlı balık yiyerek omega 3 yağ asitlerinden yeteri kadar alınmalıdır. Karbonhidratlı gıdalarla fazla beslenmek ve yağlı yemekler tiroid bezine zarar verir. Unlu ve nişastalı gıdaları azaltmak gerekir. Sebze ve meyve ile yeteri kadar A, C ve E vitamini gibi antioksidan vitaminleri alanlarda tiroid kanseri daha az görüldüğünden bol sebze ve meyve yenmelidir. Kara lahana, kabak, turp, şalgam ve karnabahar gibi sebzeler guatr yapmaz. Bu nedenle güvenle yenilebilir. Soya fasulyesinin guatr yapıcı etkisi olmamakla birlikte iyot yetmezliği durumunda guatra neden olabilir. Ülkemiz, iyot yetmezliği olan bir ülke olduğundan tiroid sağlığı için soya ve ürünlerini fazla tüketmeyiniz. Yine soyadan elde edilen isoflovan isimli ilaç menopoz sıkıntılarını azaltmak için sık kullanılmaktadır. İyot eksikliğiniz yoksa bu ilacı güvenle kullanabilirsiniz. Ancak iyot eksikliğiniz varsa isoflovan ilacının guatr ve tiroid hormonlarında bozukluk yapabileceğini unutmayınız. Tiroid bezimiz için önemli bir gıda içeriği çeşitli sebze ve meyvelere renk veren flovanoit isimli kimyasal maddelerdir. Bunlar bizi kanser ve kalp hastalıklarından korurlar. Bu maddeler normal sebze ve meyve ile alınan oranlarda tiroid bezine zarar vermezken destek ilaçları olarak fazla miktarda alınırsa (genistein, quarcetin gibi) iyotun tiroid bezi tarafından tutulumunu önleyerek guatr oluşumuna neden olabilirler. Herbal (bitki) ilaçları kullanırken içerisinde genistein ve quarcetin olup olmadığına dikkat ediniz. Hindistan cevizi, balık ve keten tohumu tiroid bezinizin daha iyi çalışmasını sağlar. Kafein, alkol, sigara ve şeker tiroid bezi için zararlıdır. Bunların az tüketilmesi gerekir. Sulardaki klor ve florun fazla olması tiroid bezine zarar verdiğinden içilen suda bu minerallerin fazla olmamasına dikkat edilmelidir. Özellikle fosfatlı gübrelerle bulaşmış sularda klor daha fazladır ve guatra neden olur. Diş tedavisi sırasında amalgamdan ve civadan kaçınmak da tiroid sağlığı için önem taşır. T4 hormonunun T3’e çevrilmesinde faydalı olan selenyum, çinko, E vitamini ve B6 vitamini içeren gıdaların yeteri kadar yenmesi tiroid sağlığı için büyük önem taşır. Ülkemizde iyot ve selenyum yetmezliği vardır. Tiroid hastalığından korunmak için iyotlu tuz yemeli ve selenyumdan zengin gıdalarla beslenmelidir. Selenyumun Önemi: Erkekler günde 75 mikrogram, kadınlar ise 60 mikrogram selenyum almalıdır. Selenyum kan düzeyinin normalde 85 mg/L olması gerekir. Bir dilim tam buğday ekmeğinde 10 mikrogram selenyum vardır. Ceviz, et, sakatatlar, balık ve kabuklu deniz ürünleri, kepekli unlar, süt ürünleri, sebze ve meyveler ve yumurta gibi besinlerde bol miktarda selenyum vardır. Proteinden fakir beslenenlerde selenyum yetmezliği sık görülür ve tiroid bezinin salgıladığı hormonlar vücutta yeterince etki edemezler. Bir dilim tam buğday ekmeğinde 10 mikrogram selenyum vardır. Bu nedenle beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği yenmelidir. Ceviz, kırmızı et, balık ve kabuklu deniz ürünleri, kepekli unlar, süt ürünleri, sebze ve meyveler ve yumurta gibi besinlerde bol miktarda selenyum vardır. Selenyumun fazla alınması ise zararlı olmaktadır. Günlük 400 mikrogramdan fazlası zararlıdır. Yüksek dozda selenyum alınırsa T3 hormonu azalır ve TSH hormonu artarak hafif tiroid yetmezliği gelişir ve kilo alınır. Selenyum eksikliğinde vücutta E vitamini azalır ve tiroid bezi iltihabı daha sık görülür. Bu nedenle selenyum ve E vitamini birlikte vermek daha faydalıdır Çinko Eksikliği: Çinko eksikliğinde de tiroid hormon metabolizması bozulur ve kandaki T3 ve T4 hormonu % 30 oranında azalır. Bu arada T4 hormonunun T3 hormonuna dönüşümünü sağlayan enzim (deiyodinaz enzimi) çinko eksikliğinde % 67 oranında azaldığından T3 hormon azlığı meydana gelir. Bu nedenle çinkodan zengin olan peynir, sığır eti, kepekli ekmek, tavuk, yumurta sarısı,süt ve süt ürünleri, balık, patates,ceviz, badem, tam tahıllar, kuru fasulye, lahana, ay çekirdeği ve kuzu eti gibi gıdalarla beslenmek tiroid sağlığımız için gereklidir. Tuz Kullanımı: Türkiye'de bölgelere göre değişmek üzere % 5-56 oranında guatr vardır. Guatr oluşmasında en büyük etken toprak ve suda yetersiz iyot olmasıdır. Guatr hastalığını önlemek amacıyla piyasada satılan bütün tuzlar 1999 yılı Ağustos ayından bu yana iyotlanmaktadır. Tuzların iyotlanması guatr hastalığının ortaya çıkışını engellemekte ancak bazı kişilerde aşırı iyot alınması nedeniyle zararlı yan etkilere veya hastalıklara neden olmaktadır. Piyasadaki tuzların iyotlanmasından sonraki sürede kliniğimize veya polikliniklerimize başvuran hastalarda hipertiroidi dediğimiz tiroid bezinin aşırı çalışmasıyla karakterize olan hastalık (Halk arasında buna zehirli guatr da denmektedir) giderek artan sıklıkla karşımıza çıkmaya başlamıştır. Tiroid bezi az çalışan hastalarda da (Hipotiroidisi olanlarda) iyotlu tuz bu hastalığın daha da şiddetlenmesine neden olmaktadır. Bu nedenle yemeklerimizde kullanılan tuzun iyotlu veya iyotsuz olması bazı hastalar veya kişiler için büyük önem taşımaktadır. Kimler İyotlu Tuz Yemelidir? Vücudumuzda boynumuzun ön tarafında bulunan tiroid bezinin yeterli hormon salgılayabilmesi için günlük en az 150 mikrogram iyodun gıdalar ve suyla alınması gerekir. Eğer yeteri kadar iyot alınmazsa guatr hastalığı oluşur. Guatr hastalığını önlemek için önceden bilinen bir tiroid hastalığı olmayan çocuklar, erişkinler ve gebe kadınlar iyotlu tuz yemelidir. Tiroid hastalığı şüpheniz varsa bunun için bir endokrinoloji-metabolizma uzmanına başvurunuz ve ona göre hangi tuzu kullanacağınıza karar verilmelidir. Çocuğun annesinden emdiği sütte bulunan iyot onun beyin gelişimi için çok önemlidir. Yeterli iyot anne sütüyle alınmazsa beyin gelişimi iyi olmamaktadır. Bu nedenle emziren annelerin iyotlu tuz yemeleri veya iyot alımını yeteri kadar yapmaları gerekir. Bu amaçla içerisinde iyot bulunan vitamin ilaçlarından alınabilir. Eğer anne sigara içerse sütle bebeğe iyot geçişi azalmaktadır. Bu nedenle emzirirken sigara içmek sizin kadar çocuğunuz için de zararlıdır. Eğer sigara içiliyorsa iyodun fazla alınması gerekir. Kimler İyotsuz Tuz Yemelidir? Nodüler guatrı, hipertiroidisi (tiroid bezi çok çalışanlar veya zehirli guatrı olanlar), hipotiroidisi (tiroid bezi az çalışanlar) olan hastalar özellikle iyotsuz yemelidirler. Bu tür hastalar iyotlu tuz yedikleri takdirde hastalıkları şiddetlenmektedir. İyotlu tuz yiyen nodüler guatrlı bir hastada alınan iyot, nodülün fazla çalışmasına neden olmakta ve hipertiroidi dediğimiz tiroid bezinin aşırı çalışmasıyla (terleme, çarpıntı, zayıflama, sinirlilik, ellerde titreme ile kendini gösterir) karakterize bir hastalığa neden olmaktadır. Yine anti-TPO antikoru kanlarında yüksek olan kişiler iyotlu tuz yediklerinde tiroid bezinin az çalışmasına neden olmaktadır. Bu tür hastalığı olanlar da özellikle iyotsuz tuz yemelidirler. İyotsuz tuz, süpermarketlerde veya bakkallarda kendiliğinden tuzluklu bir şekilde satılmaktadır. Bu tuzların üzerinde veya etiketinde iyotsuz olduğu yazmaktadır. Satın alırken buna dikkat etmek gerekir. Bu tuzları bulamayanlar ise kaya tuzu yemelidirler. Ailede bir kişi iyotsuz tuz yiyecekse yemekler tuzsuz pişirilmeli ve herkes kendi tuzunu kullanmalıdır, çünkü gelişme çağındaki çocuklar ile gebe ve emziren kadınların iyoda ihtiyaçları vardır. İyotsuz tuz yemesi gereken tiroid hastaları röntgen filmleri çekilirken kullanılan ve içerisinde iyot bulunan ilaçlardan da etkilenmektedir. Koroner anjografi veya tomografi çekilirklen kullanılan ilaçlardan 3-5 gün sonra geçöici tiroid yetmezliği ortaya çıkabilmektedir.
GUATR VE VİTAMİN KULLANIMI
Tiroid bezinin az ve çok çalıştığı durumlarda vücudumuzdaki vitaminlerin metabolizmasında da değişiklikler olmaktadır. Bu durumlara göre bazı vitaminlerin destek olarak alınması faydalıyken bazılarını almamalıdır. Hipotiroidi dediğimiz tiroid bezi az çalışması durumunda ve hipertiroidi denilen tiroid bezinin aşırı çalışması durumunda vitaminlerde görülen değişikler ile destek olarak hangi vitaminlerin alınması gerektiği aşağıda verilmiştir:
A) Hipotirodi (tiroid bezi az çalışması) hastalığında vitamin değişiklikleri: Hipotiroidide A vitaminin öncü maddesi olan beta-karoten kanda birikir ve A vitaminine dönüşemez. Bu nedenle tiroid bezi yetmezliği olan kişiler A vitamini içeren multivitamin ilaçlar almamalıdır. E vitamini de hipotiroidide kanda artış gösterir. Bu nedenle E vitamini almaya gerek yoktur. Tiamin vitamini tiroid hormon yapımını azalttığından tiroid yetmezliğinde verilmez. Hipotiroidide kanda riboflavin (B2 vitamini) düzeyi azalır. Bu vitamin T4 hormonundan T3 hormonu oluşumunu artırdığı için hipotirodili hastalarda kullanılmalıdır. Pridoksin yani B6 vitamini tiroid hormon yapımını ve etkisini artırdığından hipotiroidide alınması faydalı olur. Hipotiroidide kanda homosistein düzeyinde artış ve buna bağlı koroner kalp hastalığı riski arttığından folik asit vitamini, B12 vitamini ve B6 vitamini verilmesi faydalı olur ve böylece homosistein düzeylerinde azalma sağlanır. Özetle; tiroid bezi yetmezliğiniz varsa B2, B6, folik asit ve B12 vitamin desteği alınabilir. Buna karşılık A ve E vitamini alınmamalıdır.
B) Hipertirodi (tiroid bezi aşırı çalışanlarda) vitamin desteği:
Tiroid bezi aşırı çalışan kişilerde kandaki A vitamini düzeyinde azalma olmakta ve bazı hastalarda karanlığa uyumda yani gece görüşünde zorluk olabilmektedir. Bu nedenle A vitamini desteği faydalı olabilir. Tiroid hormonu çok olunca veya hipertiroidi durumunda bağırsaklardan kalsiyum emilimi azalırken böbreklerden ve dışkı yolu ile kalsiyum atılımı artar. Kandaki D vitamini düzeyi normaldir. Şiddetli hipertiroidi olan bazı hastalarda kan kalsiyumu artışı olabilir. Bu nedenle kanda kalsiyum düzeyine bakmak gerekir. E vitamini hipertiroidisi olan hastalarda oksijen yan ürünlerinin (radikalleri) oluşmasını azaltarak faydalı olur. Tiroid bezi çok çalışan kişilerde kandaki E vitamini ve koenzim Q 10 düzeylerinde azalma olduğundan E vitamini ve koenzim -Q10 desteği gerekir. Tiroid bezi fazla çalışan kişilere Tiamin (B1 vitamini) verilmesi faydalı olmaktadır. Tiamin, hipertiroidiye bağlı şikayetlerde azalma yaptığı gibi bu hastalığa bağlı adet bozukluklarını önlemede de faydalı olmaktadır. Tiamin, tiroid hormon yapımını azaltmaktadır. Hipertiroidi durumunda vücudun B6 vitaminine ihtiyacı artar ve kanda azalır. Bu nedenle hipertiroidide B6 vitamin desteği faydalıdır Tiroid bezi fazla çalıştığında kandaki B12 vitamini ve folik asit düzeylerinde azalma olmaz Tiroid bezinin fazla çalışması C vitamininde azalma yapar. Bu nedenle C vitamini desteği faydalı olmaktadır. Özetle hipertiroidi durumunda vücudumuzu oksidan maddelerin yani oksijen radikallerinin (oksijen yanma ürünlerinden) hasar yapıcı etkisinden koruyacak antioksidan vitaminler dediğimiz A vitamini, E vitamini ve C vitamini ve koenzim Q 10 düzeylerinde de azalma oluştuğundan verilebilir. Hipertiroidi hastaların antioksidan vitaminlerle (A, E, C vitamini) birlikte tiamin ve B6 vitamini kullanmaları da faydalıdır.
GUATR YAPAN İLAÇLAR
Başka hastalıklar nedeniyle kullandığınız bazı ilaçlar tiroid bezinizin az veya çok çalışmasına neden olabilir. Aşağıda adı verilen ilaçlar kullanıldığında tiroid hormonlarınızı belirli aralıklarla kontrol ettirmekte fayda faydır. 1. İçinde İyot bulunan ilaçlar: Kalp hastalığı tedavisinde kullanılan Cordarone (Amiodaron) ilacının içerisinde yüksek miktarda iyot vardır. Bu ilacı kullanan hastalarda tiroid yetmezliği gelişebileceği gibi tiroid bezinin fazla çalışması durumu da oluşabilir. Safra kesesi filmi çekilirken kullanılan ilaçlar ile röntgen filmi veya tomografi çekilirken damardan yapılan bazı ilaçlar iyot içerir ve bu ilaçla alınan yüksek iyot tiroid bezinizde daha önce sessiz bulunan bir hastalık (Hashimoto hastalığı, sıcak nodül gibi) varsa onları alevlendirebilir. Graves hastalığı denen tiroid bezi fazla çalışması durumu varsa alınan aşırı iyot nedeniyle hastalık nüks edebilir.
2. Epilepsi (Sara hastalığı) tedavisinde kullanılan ilaçlar: İçerisinde karbamazepin ve Valproik asit bulunan ilaçlar tiroid bezinin az çalışmasına neden olabilir. 2. Lityum ilacı: Psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan ve içinde lityum bulunan ilaçlar tiroid bezi yetmezliği yapabilir. Bu nedenle belirli aralıklarla TSH hormon ölçümleri yapmak gerekir. 3. Yüksek doz kortizon: Kortizon ilacının fazla kullanılması tiroid yetmezliği yapabilir. Bu ilacı kullananlarda TSH hormonu azalır. Bu nedenle tiroid hormon kontrolü gerekir. 4. Tüberküloz ilacı ethionamide: Tüberküloz (verem) hastalığı tedavisinde kullanılan ve içinde ethionamid maddesi bulunan ilaçlar tiroid yetmezliği yapabilir. 5. Hepatit tedavisinde kullanılan interferon ve interlökin ilacı: Hepatit B ve C tedavisinde kullanılan interferon ilaçları ve interlökin ilacı tiroid bezi yetmezliği veya bazen tiroid hormon fazlalığı yapabilir. 6. Menopoz tedavisinde kullanılan isoflavon: Menopozdaki kadınlarda sıcak basması gibi şikayetleri azaltmak için kullanılan ve soya fasulyesinden elde edilen isoflovan ilacı eğer kadında iyot yetmezliği varsa tiroid yetmezliği yapabilir. Bu nedenle bu ilacı kullanan kadınlarda idrarda iyot ölçümü yapılmalı ve eksiklik varsa verilmemelidir. İsoflovan bezdeki TPO enziminin çalışmasını bozarak iyodun bez tarafından alınmasını engellemektedir. 7. Doğum kontrol hapı ve östrojen kullanan kadınlar: Eğer bu kadınlar tiroid bezi yetmezliği nedeniyle içinde levotiroksin bulunan ilaçları alıyorlarsa ilacın dozunu artırmak gerekebilir. 8. Coumadin ilacı kullanan kalp hastaları: Coumadin kanı sulandırmak için kullanılır. Bu hastalarda levotiroksin ilacı kullanılıyorsa doz ayarlaması yapmak gerekebilir. 9. Levotiroksin ilacının bağırsaklardan kana geçmesini azaltan ilaçlar: Demir ilaçları, kalsiyum hapları, mide ilaçları (antiasitler), posa ilaçları levotiroksin ilacıyla birlikte alınırsa bu ilaçların bağırsaklardan emilimi bozulur. Bu nedenle bu ilaçlar ayrı bir öğünde veya 4 saat sonra alınmalıdır.
GUATR VE ZAYIFLAMA
Tiroid yetmezliği metabolizmayı yavaşlatan ve bu nedenle kişilerde önceki kilolarına göre %15-30 oranında kilo alınmasına neden olan bir hastalıktır. Bu nedenle tiroid bezi yetmezliği tedavi edilmeden kilo vermek çok zordur. Tiroid hormon ilaçları ile hastaların çoğunda tedaviyle birlikte kilo verme oluşursa da hastaların % 17’si kilo veremez. Özellikle menopozdaki kadınlarda bu durum daha sık görülür. Hem menopoz hem de tiroid yetmezliği kilo vermeyi engeller. Tiroid bezi yetmezliği olmadığı halde kilo vermeye çalışan kişilerde belirli bir kilo verdikten sonra kilo kaybının azaldığı veya durduğu bir dönem oluşur. Bu durum vücudun kendini koruma mekanizmasıdır. Vücudumuz daha fazla kilo verilmesine direnç göstermeye başlar. Bu direnç tiroid hormonlarının azalmasıyla olabildiği gibi bazı başka hormonların salınmasının artması ile de oluşur. Kalori alımı yani yenilen gıda alımı azaldıkça vücudumuzda bulunan T4 hormonunun T3 hormonuna dönüşümü azalır ve sonuçta hücrelere giren ve etkili olan T3 azaldıkça metabolizmamız yavaşlar ve kilo veremeyiz. Kalori alımı azaldıkça yani diyet yaparken az yemek yedikçe vücudumuzdaki yağlardan salgılanan Leptin isimli hormon kanda azalır. Azalan leptin hormonu ise beyindeki iştah merkezini uyararak iştahı artırır ve gıda alınmasını sağlar. Kilo vermeyi engelleyen hormonlardan birisi Ghrelin hormonudur. Bu hormon mideden salgılanmakta ve kana karışarak beyine ulaşıp yemek yemeyi artırmaktadır. Kilo vermek için diyet yaparken bu hormon kanda artmakta ve daha fazla kilo verilmesini engellemektedir. Bu hormonun salgılanmasını önleyecek bir ilaç ise henüz yoktur. Bazı minerallerin eksiklikleri de kilo vermeyi engeller. Manganez, krom çinko, kalsiyum ve magnezyum eksikliği özellikle çok önemlidir. Bu minerallerde saptanan eksikliklerin tedaviyle düzeltilmelidir. T4 hormonunun T3’e dönüşmesinde selenyum minerali de etkili olduğundan kilo veremeyen kişilerde selenyum eksikliği olup olmadığına bakılması gerekir. Selenyum eksikliği varsa bu eksiklik giderilir. Ayrıca çinko, demir, bakır mineralleri de T4’ün T3’e dönüşümünde etkilidir. Bu minerallerde eksiklik olup olmadığına da bakılması gerekir. Omega-3 alımını artırmak kilo vermede faydalı olabilir. Omega-3 yağ asitleri tiroid hormonlarının hücrelerdeki etkisini artırmaktadır. Kanda insülin hormonu yüksek ise kilo vermede sıkıntılar oluşur. İnsülin yüksekliğini azaltmanın önemli bir yolu şeker yükü yüksek olan karbonhidratları yememektir. Beyaz ekmek, şeker, makarna, patates, kek, tatlı, çikolata gibi şeker yükü fazla gıdalar insülin hormonunu kanda iyice artırarak kilo vermenizi önler. Bu gıdalar yerine tam buğday unundan yapılmış ekmek (köylü ekmeği gibi), kepekli makarna, nohut, kuru fasulye, mercimek, bezelye, sebze ve meyvelerle beslenmek gerekir. Tiroid yetmezliği olan hastalarda metabolizma yavaşladığından alınan karbonhidratların (unlu, şekerli gıdaların) sindirilmesi veya parçalanması ve kandaki şekerin hücrelere girmesi zorlaşır. Bu nedenle vücut daha fazla insülin salgılayarak kan şekerini düşürmeye çalışır. İnsülin arttıkça da iştahta artma ve kilo alma oluşur. İnsülin hormonundaki yükselmeler gün içinde kan şekerinde düşme yaptığı için de yorgunluk, baş dönmesi, bitkinlik, öfkelenme, birden sinirlenme, bağırma ve açlık hissi oluşur. Sizde bu belirtiler varsa kan şekerinizde düşmeler oluyor demektir. Bunu anlamak için 3-4 saatlik şeker yükleme testi yaptırmanız gerekir. Stresli kişilerde stres hormonu dediğimiz kortizol artmaya başlar ve artan kortizol hormonu da kan şekerini yükseltir. Yukarıda söz edilen faktörler hipotiroidili bir hastada kilo almaya, kan şekerinde düşmelere neden olur. Eğer kilo veremezseniz ileride bu defa şeker hastalığı gelişir. Bu nedenle karbonhidrat ve yağdan fakir bir beslenme ile ve egzersiz yaparak kilo vermeyi denemelisiniz. İyi beslenmenize ve egzersiz yapmamıza rağmen zayıflayamıyorsanız doktorunuz size bazı ilaçlar verecektir. Bu ilaçlar zayıflamanıza yardımcı olur. Hipotiroidili hastalarda selenyum desteği almak T4 hormonunun T3’e dönüşümünü artırarak dokulardaki tiroid azlığını veya metabolizma yavaşlamasını artırmaya faydalı olabilir. Bu nedenle selenyum ölçümü yaptırınız. Eksiklik varsa doktorunuz size selenyum desteği için ilaç verecektir. Kilo veremeyen tiroid yetmezlikli hastalarda T4 ve T3 ilaçlarını birlikte almak bazen faydalı olabilir. TSH hormonunu 1.5-2.5 arasında tutacak şekilde doktorunuz bu ilaçları ayarlayacaktır. Yukarıdaki önlemlere rağmen kilo veremeyen kişilerde altta yatan diğer nedenleri araştırmak gerekir. Bunlar insülin direnci, reaktif hipoglisemi, depresyon, stres, uyku bozuklukları, bazı mineral ve vitamin eksikleri ve gıda allerjileri olabilir. Özellikle selenyum, çinko, ve demir eksikliği varsa bunların tedavisi kilo vermeniz açısından çok önemlidir. Özetle; tiroid yetmezliği olan kişiler kilo veremiyorsa şu nedenler araştırılır: 1. İlaç yeterince alınıyor mu? TSH düzeyi istenen seviyede mi? TSH düzeyi 1-1.5 düzeyine indirmekle kilo verme sağlanabilir. 2. Gıda allerjisi olup olmadığını araştırmak gerekir. Gıda allerjisi varsa kilo vermede sıkıntı olur. 3. Kanda insülin düzeyine bakılır. İnsülin yüksek ise ona yönelik tedaviler uygulanır. 4. Kalori azaltılmasını yeterince yapmamış olabilirsiniz 5. Selenyum, B vitamini, yağ asitleri, magnezyum ve kalsiyum eksikliğiniz varsa kilo veremezsiniz 6. Psikolojik stres varsa düzeltilmelidir. Stresi olan kişilerin kilo vermesi zordur. 7. Kanda anti-TPO antikoruna bakılır. Yüksek ise ona yönelik tetkik ve tedaviler yapılır. 8. Diğer hormon bozuklukları olup almadığı araştırılır (Kortizol eksikliği, yumurtalık kistleri, prolaktin hormon yüksekliği, kan kalsiyum azlığı gibi).
GUATR VE PSİKOLOJİ Tiroid hormonların az olması yani tiroid yetmezliğinde veya tiroid bezinin aşırı çalışması durumunda bazı ruhsal sıkıntılar veya psikolojik değişiklikler ortaya çıkmaktadır. Tiroid hormonlarında değişiklik olmadan sadece TSH hormonundaki artma ve azalmalar dahi psikolojik değişiklikler yapabilmektedir. Bu psikolojik değişikler şöyle sıralanabilir: A) Tiroid hormonlarının kanımızda yüksek olması (tiroid bezinin aşırı çalışması) durumunda şu psikolojik sıkıntılar ortaya çıkar: Huzursuzluk Sıkıntı Depresyon Birden öfkelenme, bağırma veya asabiyet Kalabalık yerlerden hoşlanmama Kötümserlik Sabırsızlık Aşırı hareketlilik, yerinde duramama Gürültüye aşırı hassasiyet Uyku problemleri İştah bozukluğu Bazen şizofreni Hallusinasyonlar (hayal görme) Panik atak B) Tiroid bezinin az çalıştığı tiroid bezi yetmezliğinde ise şu psikolojik belirtiler bulunabilir: İlgisizlik Düşünme ve konuşmada yavaşlama Unutkanlık Konsantre olamama Depresyon Demans Beyin hasarı Panik atak
Psikolojik rahatsızlıkları olan tiroid hastalarının teşhisinde gecikme olursa bu psikolojik şikayetlerde düzelme olmaz.
GUATR VE GEBELİK Tiroid hastalıkları kadınlarda adet düzenini ve yumurtlamayı bozarak gebe kalmayı önleyebilmektedir. Çocuk istediği halde gebe kalamayan kadınlarda yapılacak tetkikler TSH, serbest T3, serbest T4 ve anti-TPO antikor düzeyleridir. TSH düzeyi 1.5’dan yüksek olan bu tür kadınlarda tiroid hormon ilacıyla yapılan tedaviler faydalı olmaktadır. Anti-TPO antikoru yüksek olan ancak gebe kalamayan kadınlarda da tiroid hormon ilacı verilebilir. Selenyum desteği de bu kadınlar için faydalı olabilmektedir. Tiroid hormonları fazla çalışan kadınlarda ise ayrı bir tedavi planı uygulanır. Gebe kalamayan kadınlarda iyot yetmezliği olup olmadığının da araştırılması gerekir. İyot yetmezliği yumurtlamayı bozabilmektedir. Tüp bebek yaptırmak isteyen kadınların anti-TPO antikorları yüksekse başarısızlık artmaktadır. Bu hastalarda aspirin veya düşük doz heparin uygulamasının faydalı olduğunu bildiren çalışmalar yayınlanmıştır. Tiroid bezinin az çalışması veya fazla çalışması kadınlarda adet düzensizliği yapmakta ve gebe kalmayı önlemektedir. Gebe kalamamak veya kısırlık sorunu kadınlarda genellikle endometriozis denen rahim içini örten tabakanın hastalığı (% 11), rahim tüplerindeki hastalık (% 30) ve yumurtalıkların iyi çalışmaması (% 59) nedeniyle oluşur. Gebe kalamayan kadınların % 18’inde anti-TPO antikoru kanlarında yüksek olarak bulunur. Buna karşılık endometriozis isimli rahim hastalığı olan kadınlarda ise anti-TPO antikoru % 50’sinde, yani her 2 hastadan birinde yüksek olarak saptanır. Bu antikor yüksekliğinin gebe kalmayı nasıl önlediği tam olarak bilinmemektedir. Bilinen bir mekanizma bu antikorların tiroid bezinin az çalışmasına neden olduğu ve bu nedenle yumurtlamayı bozduğu şeklindedir. Anti-TPO antikoru yüksek olan kadınlarda ve tiroid bezi az çalışanlarda tüp bebek başarı oranı düşüktür. Bu nedenle bu kadınların tüp bebek işlemi öncesi tedavi edilmeleri gerekir. Tiroid bezinin az çalışması, adet sıklığını azalmakta ve adetlerde oluşan kanama miktarını artırmaktadır. Çok fazla oluşan adet kanamaları bu hastalıkta oluşan kan pıhtılaşmasındaki azalmaya veya kanın fazla sulanmasına bağlıdır. Hipotiroidisi olan kadınların % 23.4’ünde ise adet düzensizliği vardır. Tiroid bezi az çalışan kadınlarda cinsel istekte azalma olduğu gibi yumurtlama da bozulur ve gebe kalma şansı azalır. Hafif tiroid bezi yetmezliği olanlar (sadece TSH hormonu yüksek, fakat T3 ve T4 hormonu normal olanlar) gebe kalsalar bile düşük sıklığı fazladır. Yukarıda belirtilen nedenlerle tüp bebek için başvuracak bayanlar veya kısırlık problemi olan kadınlar mutlaka TSH, T4 ve anti-TPO antikor ölçümlerini yaptırmalıdırlar. Annenin tiroid hormonlarının normal olması özellikle gebeliğin ilk 3 ayında bebeğin beyin gelişimi için çok önemlidir. Bebeğin beyin gelişimi bu ilk 3 ayda anneden göbek kordonu yoluyla gelen tiroid hormonlarına bağlıdır. Annede tiroid hormonları az ise bebeğin beyin gelişimi iyi olmamaktadır. 12nci haftadan sonra bebek kendi tiroid hormonlarını yapmaya başladığından ilk 3 ay büyük önem taşımaktadır. Annede gebelik başlangıcında mevcut olan tiroid bezi yetmezliği (tiroid hormonlarının az olması) bebeğin zeka seviyesinin (IQ) düşük olmasına neden olmaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalar tiroid hormonları düşük bir anneden doğan çocuklarda zeka (IQ) seviyesinin %85’in altında olduğunu göstermiştir. Bu çocukların okul başarıları ve arkadaşlarıyla olan ilişkileri de düşüktür. Bu nedenle hamile kaldığını öğrenen tüm anne adayları vakit geçirmeden tiroid hormon tetkiklerini yaptırmalıdırlar. Her 100 gebenin 2 veya 3’ünde teşhis edilmemiş tiroid yetmezliği vardır. Bu yetmezlik özellikle kanlarında anti-TPO antikoru yüksek olan gebelerde daha da fazla olup % 15 oranında görülür. Bu nedenle gebe kalmadan önce kanınızda anti-TPO antikoru yüksek ise gebelikte tiroid hormon yetmezliğine girme ihtimaliniz artıyor demektir. Gebelik döneminde iyot eksikliği olan kadınlarda da tiroid hormonlarında azalma oluşmaktadır. Bu nedenle gebelik süresince iyotlu tuz yemek çok önemlidir. Önceden tiroid yetmezliğiniz varsa kullandığınız Levotiroksin ilacının dozunu hamile kaldığınızı öğrenince ayarlamak için Endokrinoloji uzmanı bir doktora giderek tetkiklerinizi yaptırın ve onun takibine girin. Tiroid yetmezliği olan gebelerde düşük riskinin arttığını da unutmayın. Tiroid bezi az çalışan kadınlarda düşük sayısının gebeliğin 4 ile 6. ayları arasındaki dönemde dört kat daha fazla olduğu saptanmıştır. Tiroid yetmezliği saptanan gebelerde tedavi çok kolaydır. Kullanacağınız Levotiroksin ilacı hormonlarınızı hemen düzeltir. Bebeğin zeka gelişimini etkileyen önemli diğer bir durum annenin yeteri kadar iyot alıp almamasıdır. Gebelik ve emzirme dönemindeki iyot yetmezliği bebeklerde zeka geriliği yapmaktadır. Gebe ve emziren kadınlar iyot ihtiyacını iyotlu tuz yiyerek veya iyot içeren multivitaminler alarak karşılayabilirler. Bir gebenin günde 200 mikrogram iyot alması gerekir. Bu miktardaki iyot multivitamin ilaçlarda bulunan iyot ile sağlanabilir. Emziren kadınlarda ise günde 290 mikrogram iyot alınması gerekir.
TERLEME VE GUATR
Tiroid bezi hızla çalışan kişilerde terleme fazladır. Kanda aşırı tiroid hormonu bulunması metabolizmayı arttırdığından ter bezleri aşırı çalışarak terlemede artış meydana gelir. El, koltuk altı ve ayakta oluşan aşırı terlemenin tiroid hastağından ileri gelip gelmediğini anlamak için tiroid hormonları (T3 ve T4) ve TSH hormon ölçümü yapılması gerekir. Tiroid hastalığı olmadığı halde aşırı terleme versa bunun nedenlerinin araştırılması gerekir. Bazen tüm araştırmalara rağmen terleme yapan hiçbir neden ortaya konamaz. Bazı metabolizma hastalıkları, ateşli hastalıklar ve ilaçlar da terleme yapabilir. Terleme genellikle 3 şekilde kendini gösterir: 1- Stres nedeniyle oluşan tip: el içi, ayak tabanı ve koltuk altı terler. 2- Bölgesel terleme 3- Yaygın (vücudun her tarafında oluşan) terleme
Yaygın terleme sinir sisteminin (otonom sinir sistemi) aşırı çalışması nedeniyle oluşabildiği gibi metabolik hastalıklar, ateşli hastalık veya kanserler nedeniyle de oluşabilir. Bu tür terleme ergenlik çağında ve genelde %1 oranında görülür. Erkek ve kadında aynı sıklıkta olur. Devamlı alkol alanlarda terleme fazladır. Erişkin yaşta yaygın terleme başlarsa aşağıda sıralanan hastalıkların olup olmadığı araştırılır: -Sinir hastalıkları -Bazı kanserler -Hipertiroidi (tiroid bezi fazla çalışması) -Şeker Hastalığı -Ateşli hastalıklar -Dideral ve bazı antidepresan ilaçlar terleme yapar -Alkolikler -Hodgkin hastalığı -Verem (Tüberküloz) -Kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi) -Ürit asit fazlalığı -Gut hastalığı (kanda ürik asit yüksekliğiile oluşan hastalık) -Feokromasitoma (böbrek üstü bezinde bulunan ve tansiyon yükselmesi ile kendini gösteren tümör) -Menopoz dönemi
Terlemesi fazla olan bir kişide yapılacak tetkikler şunlardır:
-T3, T4, ve TSH hormonları -Açlık kan şekeri ve 3 saatlik şeker yükleme testi -Kan ve idrarda adrenalin ve noradrenalin -İdrarda metanefrin veya VMA testi -Ürik asit ölçümü -PPD testi (Tüberküloz taraması için) -Akciğer Grafisi
ALERJİ VE GUATR Bazı allerjik hastalıklar tiroid hastalığı ile birlikte sık görülür. Ürtiker (kurdeşen) denilen ve ciltte kabarıklıklar ve kaşıntı ile kendini gösteren hastalık ve burun tıkanıklığı ve sık hapşırma ve burun akıntısı ile kendini gösteren allerjik rinit özellikle tiroid antikoru (anti-TPO) yüksek olan hastalarda daha fazla görülmektedir. Tiroid hastalarında allerjik hastalıkların neden fazla olduğu ise henüz bilinmemektedir. Allerjik riniti olanlarda bazen Graves hipertiroidisi denen tiroid bezinin fazla çalışması hastalığı ortaya çıkabilmektedir. Bunun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Bununla beraber her iki hastalığın da mevsimsel olması ilginçtir. Özellikle ürtiker denen ciltte kırmızı renkte kabarıklık ve kaşıntılarla kendini gösteren hastalığı olan kişilerde tiroid hormonlarında değişiklik veya bunların % 5-35’inda kanda anti-TPO antikor yüksekliği sıklıkla birlikte olur. Antikor seviyesi yüksek olan hastalarda ise % 40-54 oranında tiroid bezi yetmezliği veya sadece TSH yüksekliği vardır. Graves hipertiroidi hastalığı olanların bir kısmında da ürtiker mevcuttur. Bu nedenle ürtikeri olan hastalarda tiroid hormon tetkiklerini ve anti-TPO ve anti-tiroglobulin antikorlarını ölçmek ve belirli aralıklarla takip etmek gerekir. Ürtikerli hastalarda tiroid hormonları normal olsa dahi levotiroksin içeren tiroid ilaçlarını kullanmak faydalı olabilmektedir. Bu ilaçları kullanan hastalarda ürtiker hastalığının daha çabuk düzeldiği saptanmıştır.
SAÇ DÖKÜLMESİ VE GUATR
Vücuttaki kılların veya saç kıllarının ve hatta kaşların gelişimi için tiroid hormonlarının kanda yeterli miktarda olması gerekir. Tiroid bezi yetmezliğinde tiroid hormonları kanda azaldığından saçlarda dökülme başlar ve hatta kaşların dış kısımlarında da dökülme olur. Tiroid hormon azlığında vücudun bütün metabolizması yavaşladığından bağırsaklardan emilen vitamin ve minerallerin emilmesindeki bozukluk da saçların dökülmesine katkıda bulunmaktadır. Bu kişiler tedavi amacıyla içinde levotiroksin ilacı bulunan tiroid ilacı kullanmaya başladıktan sonra saç dökülmesi azalır, durur ve saçlar yeniden çıkmaya başlar. Bunun yanında vitamin desteği yapılmalı ve eksik mineraller varsa (demir, çinko gibi) alınmalıdır. Ayrıca omega 6 yağ asitleri desteği de faydalı olabilir. Hormonlar normale gelse bile saçların tam düzelmesi uzun zaman alır. Bu nedenle acele etmeyiniz. Hormonlar normale geldiği halde saç dökülmesi devam ediyorsa başka hormon bozuklarının araştırılması gerekir. Özellikle kadınlarda görülen erkek tipi bir saç dökülmesi kandaki erkeklik hormonunun (testosteron) artmasından kaynaklanabilir. Bu kişilerde yumurtalıkların ve böbreküstü bezi hormonlarının incelenmesi gerekir. Alopesi areata denen saçın bir kısmındaki dökülme (halk arasındaki adıyla saçkıran) Hashimoto hastalığında sık görülür. Saçkıranı olan hastalarda tiroid hormonlarına ve anti-TPO antikoruna bakılması faydalıdır. Eğer hormon düşüklüğü veya antikor yüksekliği varsa tiroid hormon ilacı verilmelidir. Tiroid bezi fazla çalışan yani kanında tiroid hormonları yüksek olan hastalarda saçlarda incelme ve dökülme olabilir. İlaçlarla bu hastalık tedavi edilince saç dökülmesi azalır ve kaybolur. İçinde levotiroksin bulunan tiroid ilacı kullanan bazı hastalarda saç dökülmesinin arttığı şikayeti ile çok sık karşılaşırız. Bu ilaçlar aslında saç dökülmesini artırmaz. Ancak ilacın dozu fazla gelirse bazen saç dökülmesinde artış olabilmektedir. Bu kişilerde hormon ölçümü yapılmalı ve bu arada demir eksikliği, çinko eksikliği ve kansızlık olup olmadığı yapılacak tetkiklerle araştırılmalıdır. Özellikle kadınlarda demir eksikliğine bağlı kansızlık ve saç dökülmesi çok sık olduğundan öncelikle demir eksikliği yönünden araştırma yapmak gerekmektedir.
DEPRESYON VE GUATR Depresyondaki kişilerin %10-15’inde tiroid bezi yetmezliği veya tiroid hormonlarında anormallikler vardır. Buna karşılık hipotiroidi dediğimiz tiroid bezi yetmezliği olan kişilerin çoğunda depresyon bulunur ve psikolojik tedaviye dirençlidir. Tiroid bezi yetmezliği olan hastaların % 40 kadarında ve özellikle kadınlarda depresyon ve panik atak sık görülür. Tedaviyle şikayetlerde azalma olmasına rağmen bazen dirençli bir depresyon yani sık nüks eden veya tekrarlayan depresyon görülebilir. Bu hastalarda tiroid bezi yetmezliğinin iyi tedavi edilmesi gerekir. Bu tedavi sırasında TSH’nın 1.0-1.5 IU/L arasında olması depresyonun düzelmesine daha iyi katkıda bulunur. Hipotiroidi tedavisinde kullanılan tiroid hormon ilaçları (Levotiroksin) beyindeki mutluluk hormonu adı verilen serotonin seviyesini artırarak depresyon belirtilerini azaltmaktadır Psikolojik sorunlar ile özellikle kandaki T3 hormon düzeyleri arasında bir ilişki olduğu yapılan çeşitli çalışmalarda ortaya konmuştur. Kan T3 düzeyi azaldıkça depresyon oluşması riski ve nüksü artmaktadır. Kandaki anti-TPO antikorlarının yüksekliği ile depresyon arasında da bir ilişki vardır. Bu nedenle depresyonu olan hastalarda ve özellikle sık tekrarlayan depresyonlu kişilerde TSH, T3, T4 hormonları ile anti-TPO ve anti-tiroglobulin antikorları mutlaka ölçülmelidir. Tiroid bezi yetmezliği varsa bu hastalar içinde levotiroksin bulunan tiroid ilaçlarıyla tedavi edilirler. Bazı bilim adamları depresyonlu kişilerde “beyinde hipotiroidizm” olduğunu, yani beyinde tiroid hormon azlığı olduğunu, ancak kanda tiroid hormonlarının normal olduğunu iddia etmişlerdir. Bu nedenle tiroid hormonları normal olduğu halde T3 hormon ilacını tedavide kullanan psikiyatri uzmanları vardır. Kadınların %15’inde doğum sonrası depresyon görülmektedir. Buna ‘’Doğum Sonrası Depresyonu’’ adı verilir. Doğum sonrası oluşan depresyon ile tiroid hormonları ve anti-TPO antikoru arasında bir ilişki olduğu çeşitli bilimsel çalışmalarda ortaya konmuştur. Gebeliğin ilk 3 ayında ölçülen anti-TPO antikor düzeyleri doğum sonrası depresyona girilip girilmeyeceği konusunda bilgi vermektedir. Anti-TPO antikoru yüksek olan kadınlarda doğum sonrası depresyon 3 kat daha fazla görülmektedir. Depresyonun kendisinin de tiroid hastalıklarının gelişimine katkıda bulunabildiğini unutmamak gerekir. Stresli veya depresyondaki kişilerde Graves hastalığı denilen tiroid bezinin aşırı çalışması ile karakterize bir hastalık ortaya çıkabilmektedir.
YORGUNLUK VE GUATR Tiroid bezi yetmezliği olan kişilerde yorgunluk ve halsizlik sıklıkla bulunur. Tedaviyle bu şikayetlerde düzelme olur. Bununla birlikte tiroid yetmezliği olan hastalarda sıklıkla birlikte bulunan kansızlık (anemi) de yorgunluğun önemli bir nedenidir. Tiroid bezi yetmezliğinde özellikle B12 vitamini ve demir eksikliği sık görülür. Kansızlığın tiroid bezi yetmezliğiyle birlikte tedavi edilmesi yorgunluğun düzelmesine katkıda bulunur. Böbrek üstü bezinin az çalışması (kortizol hormonu eksikliği) da yorgunluk yapan önemli bir hormon bozukluğudur. Bazı Hashimoto tiroiditli hastalarda tiroid bezi yetmezliği ve böbreküstü bezi yetmezliği birlikte bulunabilir. Eğer bu durum fark edilmez ise tiroid ilaçlarıyla yorgunluk ve bitkinlik iyice artar. İlaç alınca durumu kötüleşen yani yorgunluk ve bitkinliği artan kişilerde kan kortizol hormonuna bakılarak böbreküstü bezinin az çalışıp çalışmadığı kontrol edilir. Kortizol eksikliği varsa doktorunuz size önce kortizon ilacı verir ve sonra tiroid ilaçları alırsınız. Yorgunluk yapan diğer nedenler ise aşağıda verilmiştir: Şeker hastalığı ve bazı enfeksiyonlar da önemli yorgunluk nedenidir. Yorgunluk ayrıca kalp, böbrek, bağırsak ve diğer organ hastalıklarında da görülebilir. Aşırı çalışma, stresli bir yaşam uykusuzluk ve depresyon yorgunluğun önemli nedenlerindendir. Aşırı kilo alma ve gece kısa süreli nefes durması (apne) sabahları sersemlemiş bir şekilde ve yorgun kalkmaya neden olur. Hareketsizlik, spor yapmamak ve beslenmenin bozuk olması da önemli yorgunluk nedenleridir.
GUATR NEDENLERI
Tiroid bezinin herhangi bir nedenle büyümesine guatr diyoruz. Tiroid bezinin büyüklüğü sağlıklı kişilerde de bazı farklılıklar gösterir. Bu farklılıkların nedenleri aşağıda verilmiştir: Tiroid bezi büyüklüğünü belirleyen faktörler: Beyinde bulunan hipofiz bezinden salgılanan TSH hormonu tiroid bezinin büyümesini etkiler. Aşırı salgılanan TSH hormonu tiroid bezini uyararak büyümesini sağlar; buna karşılık TSH az salgılanırsa bu defa tiroid bezi küçük kalır. Kişinin gıda veya içilen sularla aldığı iyot miktarı da tiroid bezi büyüklüğünü etkilemektedir. İyot alımı yetersiz olunca tiroid bezinde büyüme olmaktadır. Selenyum elementi de tiroid hormon metabolizmasında önemli rol oynar. Selenyum mineralinin az alındığı durumlarda kanda TSH ve T4 hormonu yükselir, fakat T3 hormonu düşer. İyot yetmezliği ile birlikte selenyum eksikliği varsa iyot yetmezliğine bağlı hastalıklar daha şiddetli olarak ortaya çıkmaktadır. Vücut ağırlığı veya büyüklüğü ile tiroid hacmi arasında ilişki vardır. Özellikle vücudun yağsız kısmı ile tiroid hacmi arasında ilişki olduğu gösterilmiştir. Erkeklerde tiroid hacminin kadınlardan fazla olması ise erkeklerin vücut ağırlığının daha fazla olması ile açıklanmaktadır. Doğum sayısı da tiroid bezinin büyüklüğünü etkiler. Gebelikte tiroid hacminde artma olmaktadır. Doğum sayısı arttıkça tiroid hacmi artmaktadır. Bu durum özellikle iyot yetmezliği olan bölgelerde daha fazladır. Sigara içenlerde tiroid bezinin daha büyük olduğu saptanmıştır. Sigara içenlerin kanlarında tiroid hormonu üretimini engelleyen tiyosiyanat isimli bir maddenin düzeyi artar. Artan tiyosiyanat hem kandaki iyotun tiroid bezi tarafından tutulmasını önler hem de tiroid hormon oluşumunu azalttığından hipofiz bezinden TSH salınışı artarak daha fazla hormon üretilmesi sağlanmaya çalışılır. Artan TSH hormonu ise bu defa tiroid bezinde büyüme yapar. Sigara içenlerde bu nedenle guatr sıklığı daha fazladır. Tiroid bezinde adet dönemine göre kadınlarda değişiklikler olur. Tiroid hacmi iki adet kanaması arasındaki dönemin ilk yarısında yaklaşık % 50 kadar artabilmektedir. İki adet arasındaki zamanın ikinci yarısında (luteal faz) bu artış geriye döner ve bez eski haline döner. Bu hacim değişiklikleri östrojen hormonunun tiroid bezindeki kanlanmayı etkilemesine bağlı olarak oluşmaktadır. Genetik faktörler: Yukarıda sayılan nedenler içinde en önemlisi genetik faktörlerdir. Tiroid bezindeki büyüklük % 71 oranında genetik olarak belirlenmektedir. Guatrın bazı ailelerde sık görülmesi de bunu desteklemektedir. İyot yetmezliği olmayan bölgelerde saptanan guatrın nedeni genetik faktörler yani anne ve babamızdan gelen kalıtımdır. Alkol fazla içenlerde ise ilginç olarak guatr daha az görülmektedir. Alkolün guatr sıklığını nasıl azalttığı tam bilinmemektedir; bu büyük olasılıkla alkolün tiroid bezi için direk toksik etkisine bağlıdır. Doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda tiroid bezi hacmi daha küçük bulunmuştur.
Guatr çeşitleri: Tiroid bezi büyümeleri yani guatr 3 şekilde olabilir: 1- Basit Guatr: Tiroid hormonları normaldir. Bez içinde nodül yoktur. Tiroid bezinde büyüme vardır. Bu nedenle buna basit guatr adı da verilir. 2- Nodüler guatr: Tiroid bezi büyür ancak bez içinde nodül dediğimiz nohut veya leblebi büyüklüğünde yumrular vardır. Nodüler guatrda tiroid hormonları normal veya artmış olabilir. 3- Dalan Guatr (Torasik veya Plonjan Guatr): Tiroid bezinin göğüs kafesi içine doğru büyümesi ve göğüs kafesi içine girmesi veya dalmasıdır.
GUATR NEDENLERI Salgıladığı tiroid hormonları normal olduğu halde büyümüş tiroid bezine basit guatr denir. İçerisinde nodül olmadan tiroid bezinin olduğu gibi büyümesine düz veya basit guatr denir. Guatrın içinde nodüller varsa bunlara bu defa nodüler guatr denir. İyot yetmezliği dünyada en sık guatr nedenidir. İyot yetmezliği nedeniyle oluşan guatr ilk yıllarda düz bir büyüme şeklindedir; yani içinde nodül yoktur. Çocukluk ve ergenlik döneminde guatrda nodül pek bulunmaz. Ancak tedavi edilmez ve iyot eksikliği devam ederse ileri yaşlarda guatr hem büyür hem de içinde nodüller oluşur. Bu nodüller ileride aşırı hormon salgılama özelliği kazanarak hipertiroidi dediğimiz kanda tiroid hormonlarının aşırı çalışmasına neden olabilirler. İyot yetmezliğine bağlı guatrı olan kişilerin kanlarında T3 hormonu hafif artar, TSH hormonunda biraz artış olabilir ve T4 hormonu biraz düşük çıkar. Bir toplumda 6-12 yaş arası çocukların % 5’den fazlasında basit guatr varsa buna endemik (yaygın) guatr denir. Endemik guatr iyot yetmezliği olan bölgelerde sık görülür. Bu oran % 5 den az olursa sporadik (seyrek görülen) guatr ismi verilir. Sporadik guatr ise iyot yeterli bölgelerde görülür. Guatr kadınlarda erkeklerden 4-5 kat daha fazla görülür. Gençlik çağında da kızlarda erkeklere göre daha fazla görülür. Türkiye’de guatr sıklığı bölgelere göre değişmek üzere % 5-56 arasında değişmektedir. Görüldüğü gibi bu çok yüksek bir orandır. İyot yetmezliği olan bölgelerde guatr daha fazladır. Özellikle dağlık bölgelerde toprakta iyot az olduğundan guatr daha fazla görülür. Bilinenin aksine kara lahana yenmesiyle guatr oluşumu arasında bir ilişki yoktur. Selenyum yetmezliği de ülkemizde önemli bir problemdir. Yaptığımız bir çalışmada guatrlı kişilerde selenyum düzeyinin düşük olduğunu saptadık. Suda bulunan perklorat ve kadmiyum fazlalığı da guatra neden olabilmektedir. Pillerle bulaşmış sularda kadmiyum yüksektir ve guatr ortaya çıkar. Demir eksikliği olan kişilerde de guatr sıklığında artış vardır. Ergenlik çağındaki çocuklarda bazen guatr oluşur ve buna adölesan veya ergenlik guatrı denir. Ergenlik döneminde artan hormon ihtiyacını karşılamak için tiroid bezi biraz büyür ve guatr oluşur. Daha sonra bu guatr çoğu çocukta veya gençte kaybolur. Yalancı guatr ise tiroid bezinin doğuştan normal yerleşim yerinden biraz yukarıda olması ve özellikle ince boyunlu kadınlarda guatr varmış izlenimi vermesidir. Yapılacak ultrasonda tiroid hacminin artmadığı ve guatr olmadığı ortaya konur. Gebelikte ve menopoz döneminde de tiroid büyüklüğü artar ve guatr oluşabilir. İyot yetmezliği fazla olan kadınlarda gebe kalma ve çocuk doğurma sıklığı azalır. İyot yetmezliği üremeyi engelleyebilmektedir. Bu nedenle çocuğu olmayan kadınlarda iyot yetmezliği olup olmadığı araştırılmalıdır. Guatrın ailesel özellik gösterdiği bilinen bir gerçektir. Bazı ailelerde guatr fazla görülür. Yapılan çalışmalar guatr gelişiminde kalıtımsal geçişin iyot yetersizliği olan bölgelerde yaşayan kadınlarda %39 oranında, iyodun yeterli alındığı bölgelerde yaşayanlarda ise % 82 oranında olduğunu ortaya koymuştur.
BASİT GUATR Salgıladığı tiroid hormonları normal olduğu halde büyümüş tiroid bezine basit guatr denir. İçerisinde nodül olmadan tiroid bezinin olduğu gibi büyümesine düz veya basit guatr denir. Guatrın içinde nodüller varsa bunlara bu defa nodüler guatr denir. İyot yetmezliği dünyada en sık guatr nedenidir. İyot yetmezliği nedeniyle oluşan guatr ilk yıllarda düz bir büyüme şeklindedir; yani içinde nodül yoktur. Çocukluk ve ergenlik döneminde guatrda nodül pek bulunmaz. Ancak tedavi edilmez ve iyot eksikliği devam ederse ileri yaşlarda guatr hem büyür hem de içinde nodüller oluşur. Bu nodüller ileride aşırı hormon salgılama özelliği kazanarak hipertiroidi dediğimiz kanda tiroid hormonlarının aşırı çalışmasına neden olabilirler. İyot yetmezliğine bağlı guatrı olan kişilerin kanlarında T3 hormonu hafif artar, TSH hormonunda biraz artış olabilir ve T4 hormonu biraz düşük çıkar. Bir toplumda 6-12 yaş arası çocukların % 5’den fazlasında basit guatr varsa buna endemik (yaygın) guatr denir. Endemik guatr iyot yetmezliği olan bölgelerde sık görülür. Bu oran % 5 den az olursa sporadik (seyrek görülen) guatr ismi verilir. Sporadik guatr ise iyot yeterli bölgelerde görülür. Guatr kadınlarda erkeklerden 4-5 kat daha fazla görülür. Gençlik çağında da kızlarda erkeklere göre daha fazla görülür. Türkiye’de guatr sıklığı bölgelere göre değişmek üzere % 5-56 arasında değişmektedir. Görüldüğü gibi bu çok yüksek bir orandır. İyot yetmezliği olan bölgelerde guatr daha fazladır. Özellikle dağlık bölgelerde toprakta iyot az olduğundan guatr daha fazla görülür. Bilinenin aksine kara lahana yenmesiyle guatr oluşumu arasında bir ilişki yoktur. Selenyum yetmezliği de ülkemizde önemli bir problemdir. Yaptığımız bir çalışmada guatrlı kişilerde selenyum düzeyinin düşük olduğunu saptadık. Suda bulunan perklorat ve kadmiyum fazlalığı da guatra neden olabilmektedir. Pillerle bulaşmış sularda kadmiyum yüksektir ve guatr ortaya çıkar. Demir eksikliği olan kişilerde de guatr sıklığında artış vardır. Ergenlik çağındaki çocuklarda bazen guatr oluşur ve buna adölesan veya ergenlik guatrı denir. Ergenlik döneminde artan hormon ihtiyacını karşılamak için tiroid bezi biraz büyür ve guatr oluşur. Daha sonra bu guatr çoğu çocukta veya gençte kaybolur. Yalancı guatr ise tiroid bezinin doğuştan normal yerleşim yerinden biraz yukarıda olması ve özellikle ince boyunlu kadınlarda guatr varmış izlenimi vermesidir. Yapılacak ultrasonda tiroid hacminin artmadığı ve guatr olmadığı ortaya konur. Gebelikte ve menopoz döneminde de tiroid büyüklüğü artar ve guatr oluşabilir. İyot yetmezliği fazla olan kadınlarda gebe kalma ve çocuk doğurma sıklığı azalır. İyot yetmezliği üremeyi engelleyebilmektedir. Bu nedenle çocuğu olmayan kadınlarda iyot yetmezliği olup olmadığı araştırılmalıdır. Guatrın ailesel özellik gösterdiği bilinen bir gerçektir. Bazı ailelerde guatr fazla görülür. Yapılan çalışmalar guatr gelişiminde kalıtımsal geçişin iyot yetersizliği olan bölgelerde yaşayan kadınlarda %39 oranında, iyodun yeterli alındığı bölgelerde yaşayanlarda ise % 82 oranında olduğunu ortaya koymuştur
ZEHIRLI GUATR
Tiroid bezinin aşırı çalışmasına yani aşırı tiroid hormonu üretmesine tıp dilinde hipertiroidi adı verilir. ‘’Hiper’’ Latince ‘’fazla’’ veya ‘’yüksek’’ manasına gelir. Hipertiroidi hastalığına tıp dilinde ‘’tirotoksikoz ‘’ adı da verilir. Tiroid bezinin aşırı çalışmasına halk arasında ‘’zehirli guatr’’ veya ‘’iç guatr’’ isimleri de verilmektedir. Bu isimlendirmeler maalesef yanlıştır; ne zehirlenme söz konusudur ne de bir iç guatr vardır. Elleriniz titriyor, ağzınız kuruyor ve çok yemek yemenize rağmen kilo veriyorsanız yada çabuk sinirleniyor ve çevrenize bağırıp çağırıyorsanız sizde tiroid bezi fazla çalışıyor olabilir. Şekil 4’de tiroid bezinin fazla çalışması sembolize edilmiştir.
PROF DR METİN ÖZATA NIn GUATR TİROİD REHBERİ Kitabı
|