ŞEKER HASTALIĞI
ŞEKER HASTALIĞI
Vücudumuz kendisi için gerekli olan enerjiyi yediğimiz gıdalardan elde eder. Yemek yedikten sonra gıdalar bağırsaklarda parçalanarak ufak şeker parçalarına dönüşür ve daha sonra bağırsaktan emilerek kan akımı yoluyla vücudumuza dağılır. Enerji sağlanması için kan şekerinin özellikle kas, karaciğer, yağ ve beyin gibi dokular olmak üzere tüm organların hücrelerine girmesi gerekir. Kanda bulunan şekerin hücrelere girmesi pankreas bezinden salgılanan insülin hormonu sayesinde olur. İnsülin hormonu kanda yoksa veya olduğu halde hücrelerce emilemiyor ve etki gösteremiyorsa kandaki şeker hücreye giremediğinden birikir ve şekeriniz yükselmeye başlar. İşte kan şekerinin sabah aç karna yapılan ölçümde 126 mg/dl yi geçmesi durumuna şeker hastalığı diyoruz. Kanda şekeri 180 mg/dl’yi geçince idrarla atılmaya başlar, yani idrarırınızda şeker çıkar.
Şeker Hastalığının Belirtileri
Tip 1 şeker hastalarında çok su içme, çok idrara gitme, çok yemek yenmesine karşın kilo verme gibi şikayetler çok belirgin olduğu halde Tip 2 şeker hastalarında bu belirtiler silik olabilir ve hastalık sinsi bir şekilde başlar. Bu kişilerin çoğunda hiçbir şikayet olmayabilir. Bazı hastalarda ise sık idrara gitme, aşırı açlık, zayıflama, halsizlik, görmede bulanıklık, kadınlarda vajinal kaşıntı, susuzluk ve çok su içme gibi belirtiler ortaya çıkabilir.
Şeker hastalığında görülen belirtiler şunlardır:
Çok su içme ve ağız kuruması
Çok idrara gitme
Çok acıkma
Çok yemek yemeye rağmen zayıflama ve halsizlik
Yaraların geç iyileşmesi
Cildin kuru ve kaşıntılı olması
Ayaklarda uyuşma ve karıncalanma
Görmede bulanıklık
Vajinal kaşıntı
Yemeklerden sonra uyku gelmesi
Tatlıya düşkünlük
Sinirlilik
El ayalarında ve ayak altlarında yanma
Uzun açlıklarda el-ayak titremesi
Horlama
Şeker Hastalığının Gelişim Evreleri
Şeker hastalığı 4 aşamada adım adım gelişir. Aşağıda verilen bu aşamaları çoğu zaman fark etme imkanı olmaz.
Şeker hastalığının gelişim evreleri şunlardır: :
1. Reaktif hipoglisemi (Kan şekeri düşüklüğü) evresi
Ailesinde şeker hastalığı olan kişilerde şeker hastalığı ortaya çıkmadan 3-4 yıl öncesi yemek sonrası kan şekerinde düşmeler olmaya başlar. Bunu anlamak için 3 veya 4 saatlik şeker yükleme testi yapılır. 3. ve 4. saatte kan şekerini 80 mg/ dl’nin altına düşmesine hipoglisemi veya kan şekeri düşüklüğü diyoruz. Bu esnada terleme, çarpıntı, nabız ve bazen tansiyon yükselmesi görülür. Bu durumun nedeni insülin seviyesinin yenen yemek sonrası kanda hızla yükselmesi ve daha sonra insülinin kan şekerini düşürmesidir.
2. Dönem: Açlık kan şekerinde bozukluk:
Açlık kan şekerinin 100 ile 126 mg./dl arasında olmasıdır. Bu kişilerde tokluk kan şekeri normaldir.
3. Dönem: Tokluk kan şekerinde yükselme:
Tokluk kan şekerinin, yani yemek sonrası 2. saatteki kan şekerinin 140 ile 199 mg/dl arasında olması durumudur. Bu duruma “gizli şeker “ hastalığı da denir. Bu hastaların % 30’unda 10 yıl içinde şeker hastalığı gelişir. Gizli şeker hastalarında sağlıklı beslenme ve egzersiz büyük önem taşır. Bu hastalarda kalp, göz, böbrek ve sinir hasarları gelişebilir. Bu nedenle gizli şeker ciddiye alınmalı ve kontrollere gidilmelidir.
4. Dönem: Aşikar Şeker Hastalığı:
Bu dönemde şeker hastalığı ortaya çıkmıştır. Artık açlık kan şekeri 126 mg/dl veya daha yüksektir veya tokluk kan şekeri 2. saatte 200mg/dl’den daha yüksektir.
Şeker Hastalığının Toplumdaki Sıklığı:
Diyabet, yani şeker hastalığı ülkemizde ve dünyada hızla artan bir hastalıktır. Ülkemizde şeker hastası kişiler toplumun % 10’nu civarındadır; Diğer bir deyimle her on kişiden 1’inde şeker hastalığı vardır.
Şişmanlık, kötü beslenme, hareketsizlik ve ailenizden aldığınız genetik eğilim sizde şeker hastalığı gelişmesine zemin hazırlar.
Şeker hastalığını önlemek ve gelişmesini ortadan kaldırmak için sağlıklı beslenmeyi bilmek ve hareketi artırmak gerekmektedir.
Şeker hastalığı körlük, böbrek yetmezliği, inme (felç) ve ayak kesilmesi gibi önemli komplikasyonlara neden olabilmektedir.
Şeker hastalığı, özellikle de Tip 2 Diyabet dediğimiz erişkin tip şeker hastalığı sinsi bir şekilde gelişmekte ve ilerlemektedir. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi büyük önem taşımaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalar şeker hastası olan her üç kişiden 1’inin hasta olduğunu bilmeden yaşadığını göstermiştir. Bu kişiler şeker hastası olduğunu tesadüfen veya başka hastalıklar ortaya çıktığında anlamaktadır.
Şeker hastalığına bağlı komplikasyonlar (organ hasarları) kan şekeri çok yükselmeden 10-20 yıl önce sinsi olarak başlar. Erişkin yaştaki gizli şeker hastalarının çoğunluğu kilolu olduğu için ilaç kullanmaksızın sadece zayıflama, sağlıklı beslenme ve egzersiz ile şeker hastalığı gelişmesini önleyebilirler.
Yapılan çalışmalar kendisinde şeker hastalığı olduğunu bilmeyen kişilerin oranının kendisinde şeker hastalığı olduğunu bilen hastaların %35’i kadar olduğunu göstermiştir. Diğer bir deyimle toplumdaki her 3 şeker hastasından birisi henüz hastalık teşhis edilmeden yaşamaktadır. Bu nedenle toplumun bu hastalık konusunda bilgilendirilmesi ve taramaların yapılması büyük önem taşımaktadır.
a) Şeker Hastalığının Tipleri
Şeker hastalığının bazı değişik tipleri vardır. Bunları aşağıda şu şekil
de sıralayabiliriz:
Tip1 Diyabet
Tip 2 Diyabet
Metabolik Sendrom
Şeker hastalığının nadir görülen genetik tipleri
Pre-Diyabet dediğimiz ‘’Gizli Şeker’’
Gestasyonel Diyabetes Mellitus denilen ‘’Gebelikte görülen şeker hastalığı’’
Brittle (oynak) diyabet
b) Tip 1 ve Tip 2 Diyabet
Şeker hastalığının esasta iki tipi vardır ve bunlar Tip 1 ve Tip 2 diyabet olarak adlandırılır. Bunlardan en çok görüleni Tip 2 diyabettir ve tüm şeker hastalarının %90-95’i tip 2 diyabetlidir.
Tip 1 diyabet daha çok çocuklarda görülen ve insülin ile tedavi edilmesi gereken şeker hastalığı tipidir. Bu hastalıkta insülin salgılanması olmadığından dışarıdan yapılan yapay insülin ile tedavi yapılır. Haplar ile tedavisi mümkün değildir. Şeker hastalarının yüzde 10’nunu tip 1 diyabet oluşturur. Tip 1 diyabet 9 aylıktan itibaren görülebilirse de en sık 12-14 yaşlarında ortaya çıkar.
Tip 2 diyabet ise genellikle 30 yaşından sonra ortaya çıkan şeker hastalığı türüdür. Şeker hastalarının yüzde 90-95’i tip 2 diyabetlidir. Bu tip şeker hastalığında kanda insülin başlangıçta yüksek olmasına rağmen etkisini gösteremez, ve kandaki yüksek kan şekerini hücrelere sokamaz. Bu duruma “ insülin direnci “ adı da verilir. Bununla birlikte bu hastalarda zamanla insülin salgısı bozulabilir ve insülin tedavisine ihtiyaç gerekebilir.
Tip 1 ve Tip 2 diyabet arasındaki farklılıklar aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Tablo: Tip1 ve Tip 2 Diyabetin Özellikleri
ÖZELLİK |
TİP 1 |
TİP 2 |
Hastalığın başlangıcı |
Aniden |
Yavaş |
Kilo |
Genellikle şişman değil |
Şişman veya şişman değil |
Hastalığın başlangıç yaşı |
Çocuklukta |
Sıklıkla 30 Yaşından sonra |
Ailede başka şeker hastası |
%10-15’inde var |
%30’unda var |
Kanda antikor varlığı |
Çoğunda var |
yok |
Tedavisi |
İnsülin Gerekir |
Hap ve İnsülin |
Kanda insülin |
Yok |
Önce yüksek sonra az |
Tip 1 ve Tip 2 Diyabet Ayrımı Nasıl Yapılır?
Laboratuvar tetkiki olarak ayırım için kanda anti-GAD antikoru, insülin antikoru ve adacık antikoruna bakılır. Bu antikorlar pozitif ise yani varsa o hastada tip 1 diyabet var demektir. Tip 2 diyabetli hastalarda bu antikorlar kanda bulunmaz. Ayrıca mixed yemek testine insülin cevabı ve glukagon iğnesine insülin ve C peptit cevabı da bu konuda kullanılan tetkiklerdir.
C peptit hormon ölçümü de tip 1 ve tip 2 diyabet ayırımında faydalıdır. C peptid pankreasdan insülin ile beraber salgılanan bir hormondur. Tip 1 diyabetli hastalarda C –peptit kanda yoktur.
c) Metabolik Sendrom
Tip 2 diyabet veya gizli şekeri olan kişilerde birlikte tansiyon yüksekliği, kanda trigliserit yüksekliği, insülin hormon yüksekliği, ürik asit yüksekliği ve göbekte yağlanma ve şişmanlık birarada ise bu duruma metabolik sendrom denir. Metabolik sendromu yapan etken insülinin iyi çalışmaması yani insülin direncidir. Bel kalınlığı veya bel çevresi artmış olanlarda (şişmanlarda) bu hastalık daha fazla görülür. Birlikte karaciğer yağlanması, yumurtalıklarda kist (polikistik over hastalığı), kan pıhtılaşmasına eğilim, HDL kolesterolde azalma ve idrarla atılan proteinde artma (mikroalbüminüri) birlikte olabilir. Bu kişilerde kalp koroner damar hastalığı ve tip 2 şeker hastalığı çok sık görülür. Metabolik sendrom sıklığı ülkemizde fazla olup yaklaşık her 100 kişinin 20-25’inde vardır.
d)Gebelik Diyabeti
Sadece gebelik sırasında ortaya çıkan şeker hastalığına gebelik diyabeti denir. Gebe kalmadan önce şeker hastalığı olan kadınlar bu gruba girmez. Gebe kalan kadınların % 4-7’sinde şeker hastalığı ortaya çıkmaktadır. Genellikle gebeliğin 24 ile 28nci haftaları arasında ortaya çıkan bu tip şeker hastalığı bazen şişman bayanlarda gebeliğin ilk aylarında ortaya çıkabilir. Gebelik diyabeti olan kadınlar doğum yaptıktan sonra şeker hastalığı kaybolur, ancak yaklaşık %50’sinde ileriki yıllarda tip 2 şeker hastalığı oluşur. Bu yüzden doğumdan sonra 6 ayda bir açlık ve tokluk kan şekerine bakmak gerekir.
e) Gizli Şeker (Pre-Diyabet)
Açlık kan şekerinin 100 ile 126 mg/dl arasında olmasına ‘’Açlık Kan şekeri Bozukluğu’’ adı verilirken, kan şekerinin yükleme testi (OGTT) sırasında (75 gram glukozla yapılan şeker yükleme testinde) 2. saattte 140 ile 199 mg/dl arasında çıkmasına ise '‘ Şeker Tolerans Bozukluğu’’ veya ‘’Gizli Şeker’’ adı verilir. İşte hem açlık kan şekeri bozukluğuna hem de glukoz tolerans bozukluğuna ‘’Pre-Diyabet’’ adı verilir. ‘’Pre’’ sözcüğü latince ‘’ön’’ veya ‘’erken’’ anlamına gelmektedir. Diğer bir deyimle şeker hastalığının ön veya erken devresi demektir. Bu kişilerde diyabeti önleme programı ile (sağlıklı beslenme, egzersiz ve fazla kiloların verilmesi) hastalık geriletilebilir veya ortaya çıkması geciktirilir.
f) Nadir Görülen Genetik Şeker Hastalığı Tipleri
Tip 1 ve tip 2 şeker hastalığına pek benzemeyen bazı şeker hastalığı tipleri vardır. Bunlardan birisi erişkin yaşta şeker hastalığı gelişen kişilerin %10-15’inde görülen kısaltılmış ismi ‘’LADA’’ olan yada latince açık yazılımı ile ‘’Latent Otoimmün diyabeti” hastalığıdır. LADA tipi şeker hastalığında pankreasdaki beta hücreleri bağışıklık sistemi tarafından yavaş yavaş yıkılır. Bu yıkım arttıkça insülin azalacağından kan şekerinde giderek bir artış olur. Bu hastalar bazen yıllarca insülin kullanmadan sadece tablet şeklindeki ilaçlarla şeker hastalığını kontrol ederlerse de sonra insülin kullanmak zorunda kalırlar.
Diğer bir tip şeker hastalığı ise gençlerde ortaya çıkan tip 2 diyabet olup ‘’MODY’’ adı ile anılır. Bu hastalık daha nadir görülür ve tip 2 diyabet erken yaşta ortaya çıkar; nedeni bazı genetik bozukluklardır.
g) Oynak (Brittle) Diyabet
Sıklıkla tip 1 diyabetli hastalarda bazen de tip 2 diyabetli hastalarda ortaya çıkan ve kan şekerinin gün içinde aşırı azalmalar ve artmalar göstermesi durumuna oynak (Brittle) diyabet adı verilir. Bir hastada ‘’oynak diyabet’’ var diyebilmek için uygun diyet ve günde 4 kez insülin yapılmasına rağmen kan şekerin gün içinde yükselme ve düşmelerle seyretmesi gerekir. Bu hastalarda enfeksiyon, hormon bozukluğu, insülin direnci, mide ve bağırsaklarda gıda emilim bozukluğu, Şafak fenomeni (gece büyüme hormonu artmasına bağlı sabah şekeri yüksekliği), Somogy etkisi (gece şeker düşmesine bağlı sabah reaksiyon olarak kan şekeri yükselmesi) ve psikolojik rahatsızlık gibi nedenler aranır. Bu hastaların büyük çoğunluğunda (yaklaşık % 50’sinde) psikolojik bozukluk vardır. Bazen de şekerdeki oynamalar hastada stres yapar ve psikolojik sıkıntıların ortaya çıkmasına neden olur. Mide felci denilen gastroparezi de şeker oynamalarına neden olabilir. Bulantı, kusma ve midede dolgunluk varsa bu durumdan şüphelenmek gerekir.
KAN ŞEKERİNİ YÜKSELTEN NEDENLER VE KALITIM
Şeker hastalığının ortaya çıkmasında anne ve babadan geçen genlerin katkısı (kalıtım) yanında kötü beslenme ve hareketsizlik gibi yaşam biçimi veya çevre faktörleri etkili olmaktadır.
Tip 1 diyabette anne ve babadan geçen genlerin etkisi varsa da tip 2 diyabette kalıtımın etkisi veya rolü daha fazladır.
Tip 1 diyabetin ortaya çıkmasında bağışıklık sistemindeki bozukluk, virüsler ve anne sütü ile az beslenme gibi birçok faktörün etkisi olabilir.
Tip 2 diyabet dediğimiz erişkin diyabetinde ise genetik etki yani kalıtım çok fazladır. Diğer bir deyimle ailesinde tip 2 diyabet olan kişilerde şeker hastalığı gelişme riski fazladır. Özellikle kilosu olan, hareketsiz yaşayan, tansiyonu olan, ve kan yağları yüksek olan kişilerde şeker hastalığı riski fazladır.
Çocuklarınızda diyabet gelişme riski ne kadardır?
a) Tip 1 Diyabet Hastası iseniz:
Eğer siz tip 1 diyabetli erkek iseniz çocuklarınızda diyabet olma olasılığı 1/17 ‘dir. Yani 17 çocukta bir çocukta olabilir demektir. Eğer tip 1 diyabetli kadın iseniz ve çocuğunuzu 25 yaşından önce doğurmuşsanız çocuklarda diyabet gelişme riski 25 de 1’dir. Yirmibeş yaşından sonra doğurmuş iseniz risk 100 çocukta 1’dir. Eğer sizde diyabet 11 yaşından önce gelişmiş ise çocuklarınızda diyabet riski 2 kat fazladır. Eğer anne ve babanın ikisinde de tip 1 diyabet varsa çocuklarda şeker hastalığı görülme riski 1/10 ile 1/4 arasında değişir.
Çocuğunuzda HLA-DR3 ve DR4 genleri varsa şeker hastalığı gelişme riski fazladır. Bir çocuğunuzda tip 1 diyabet varsa diğer çocuklarda şeker hastalığı gelişip gelişmeyeceğini anlamak için insülin antikoru, anti-GAD antikoru düzeylerine bakılır. Bu antikorlar kanda yüksek ise o çocuklarda şeker hastalığı gelişme riski fazla demektir.
b) Tip 2 Diyabet Hastası İseniz:
Tip 2 diyabet bazı ailelerde sık görülür. Ailenin bir üyesinde tip 2 diyabet varsa kardeşlerde veya anne ve babada tip 2 diyabet olabilir. Eğer sizde tip 2 diyabet varsa çocuğunuzda diyabet gelişme riski 1/7’dir, yani 7 çocuktan birisinde şeker hastalığı gelişebilir. Eğer annede tip 2 diyabet varsa çocuklarda diyabet gelişme riski daha fazladır. Eğer anne ve babanın her ikisinde de tip 2 diyabet varsa çocuklarda şeker hastalığı riski çok fazladır ve her 2 çocuktan birisinde şeker hastalığı gelişebilir. Bazı ailelerde şeker hastalığı çok fazla görülür. Aile üyelerinden çoğunda şeker hastalığı varsa dikkatli olmak, tetkik yaptırmak, kilo almamak, sağlıklı beslenmek ve egzersiz yapmak faydalı olur.
Kan Şekerini Yükselten Hastalıklar ve İlaçlar:
a) Hormon Hastalıkları
Bazı hormon hastalıkları şeker hastalığına neden olabilir. Kan şekerini yükselten hormon hastalıkları şunlardır:
Akromegali (Büyüme hormonunun aşırı salgılanması)
Cushing sendromu (Kortizol hormonu aşırı salgılanması)
Glucagonoma (Glukagon hormon aşırı salgısı)
Feokromositoma ( Böbreküstü bezi tümörü)
Hipertiroidizm (Tiroit bezinin aşırı çalışması)
Aldosteronoma (Böbrek üstü bezinden aşırı aldosteron hormon salgısı)
b) Polikistik Over Sendromu:
Polikislik over sendromu (PKOS) genç yaştaki bayan hastalarda görülen ve yumurtalıktaki kistler ile kendini gösteren bir hastalık olup şeker hastalığı ve şişmanlık sık görülür.
Bu hastalarda;
- Adetlerde Azalma
- Tüylenme,
- Akne (sivilce)
- Testosteron hormonunda artma
- İnsülin yüksekliği
- LH hormonunda artma
- Yumurtalıkta kistler
- Kısırlık olabilir.
Bu kadınların %30’unda gizli şeker, %7.5’unde aşikar şeker hastalığı vardır. PKOS’lu kadınların %40’dan fazlası şişmandır.
Tip2 diyabetli menopoz öncesi kadınların %27’sinde PKOS vardır.
Tedavide ;
1- Kilo vermeleri sağlanır
2- Egzersiz yapılır
3- Bazı ilaçlar (metformin, roziglitazon gibi) kullanılır.
c)Pankreas Hastaklıkları
Şeker hastalığına neden olan diğer bir hastalık grubu pankreas bezinin hastalıklarıdır. Pankreatit denen pankreas bezi iltihabı, pankreasın tümör ve kanserleri, pankreasın ameliyatla çıkarılması, ve pankreasda demir birikmesi (hemokromatozis) durumu da şeker hastalığına neden olur.
d)İlaçlar:
Kullanılan bazı ilaçlar kan şekerinin yükselmesine neden olabilir. Bunlardan başlıcaları kortizon ilacı, interferon ve tansiyon tedavisinde kullanılan tiazit diüretik ilaçlarıdır
TİP 1 DİYABET
Tip 1 diyabete insüline bağımlı diyabet ismi de verilir. Genellikle zayıf, kilo kaybı olan, aşırı susama ve çok idrara gitme şikayeti olan kişilerde saptanır. İdrarlarında keton denen bir madde teşhis sırasında bulunabilir. Ketoasidoz komasından ve ölümden korunmak için insülin tedavisi olmak zorundadırlar. Hastalığın erken döneminde pankreastaki beta hücrelerinin yıkımını gösteren adacık hücre antikoru (ICA), insüline karşı antikorlar (IAA) ve glutamik asid dekarboksilaza karşı antikorlar (GAD) kanda yüksek olarak bulunur.
a) Tip 1 Diyabet Kimlerde Görülür
Tip 1 diyabet her 300 çocuktan 1’inde görülür. Tek yumurta ikizlerinden birisinde varsa diğerinde gelişme riski %50’dir. Tip 1 diyabetli çocuğun babasında %6, annesinde %2, kardeşlerinde %5 ve birinci derece akrabalarında %20 oranında diyabet gelişme riski vardır. Riskteki kişileri önceden anlamak için kanda antikor hormonu veya doku tiplemesi (HLA) yapılabilir. Ancak bunlar pahalı testlerdir.
Tip 1 diyabetli bir annenin diyabetli bir çocuğa sahip olma olasılığı 1/20 dir. Tip 1 diyabet pankreas bezindeki beta hücrelerinin bağışıklık sistemi tarafından yıkılması ile oluşur. Vücut genetik bir eğilim sonucu pankreastaki beta hücrelerini yabancı bir doku olarak algılar ve onu yok etmeye çalışır. İşte bu amaçla insülin antikoru, adacık antikoru ve GAD antikoru denen antikorlar vücut tarafından yapılır. Bu antikorlar pankreas bezinin beta hücrelerine yapışarak orada bir iltihap meydana getirir ve beta hücreleri tahrip olur. İnsülin hormonu salgılayan beta hücreleri yok olunca insülin vücutta azalır ve yok olur. Bu yüzden tip 1 diyabetli hastaların kanlarında insülin hormonu yoktur. Sonuçta insülin eksikliği nedeniyle kandaki şeker hücrelere giremediğinden kanda birikir ve şeker hastalığı ortaya çıkar. Tip 1 şeker hastalığının ortaya çıkmasında oksijen yakım yan ürünü olan oksijen radikalleri ile gıdalarla alınan serbest radikaller de etkili olabilir.
Sosis, salam, sucuk , soda ve suda bulunan nitrat vücutta serbest radikalleri arttırarak beta hücrelerinin tahrip olmasına neden olarak tip 1 şeker hastalığının ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir.
İnek sütünün erken dönemde içilmesi de bebeklerde beta hücre harabiyeti yaratabilmektedir.
Bazı virüsler beta hücre harabiyeti yaparak şeker hastalığına neden olabilmektedir.
D vitamini eksikliği de tip 1 şeker hastalığı gelişimine katkıda bulunabilmektedir.
Tip 1 diyabet şişman çocuklarda görülebilir. Şişman çocuklardaki insülin direnci pankreasdaki beta hücrelerini strese sokar ve tip 1 şeker hastalığı görülebilir.
Tip 1 diyabet daha çok çocukluk çağında görülürse de otoimmün tip denilen bir tipi her yaşta görülebilir.
b) Tip 1 Diyabetli Hastalarda Sık Görülen Diğer Hastalıklar
Tip 1 diyabetli çocuk veya hastalarda sık görülen diğer hastalıklar aşağıda verilmiştir ve bu hastalıklar yönünden tarama yapılmalıdır.
Sık görülen hastalıklar:
Çölyak hastalığı: Bağırsak hastalığıdır
Graves hastalığı: Tiroit bezinin çok çalışması
Hipotiroidi: Tiroit bezinin az çalışması
Addison Hastalığı: Böbreküstü bezinin az çalışması-Kortizol hormon azlığı
Pernisiyöz anemi: B12 vitamini eksikliğine bağlı kansızlık
c) Çocuklarda Tip 1 Şeker Hastalığını Önlemek İçin Neler Yapılabilir?
1. Bebeğin anne sütü ile beslenmesi çok önemlidir. İnek sütünü bebeğe ilk 6 ay vermemelidir.
2. Sağlıklı beslenmenin sağlanması
Allerji yapan buğday, patates, portakal suyu ve yumurta gibi gıdalar bebeğe biraz daha geç başlanmalı.
3. Salam, sosis, sucuk, janbon yedirilmemeli
4. Temiz su içilmeli. İçinde nitrat olan maden suyu veya su içilmemeli
5. Kilo varsa verilmeli
6. D vitamini eksikliği varsa giderilmeli
7. Kanda mağnezyum, çinko ve kalsiyum eksikliği yapmayacak bir beslenme yapılmalıdır.
d) Tip 1 Diyabetin Tedavisi
İlk teşhis konulduğunda tip 1 diyabetli çocuk veya gençler hastaneye yatırılarak insülin tedavisine başlanır ve insülin yapılması öğretilir. Çocuğunda şeker hastalığı olan anne ve baba ilk önce bir panik içindedir. Bu nedenle anne ve babanın da hastalık konusunda bilgilenmesi gerekir. İnsülin tedavisi genellikle günde iki kez orta etkili ve kısa etkili insülinin karışımı şeklinde olur. Günlük uygulanacak toplam insülin dozunun üçte ikisi sabah kahvaltı öncesi geri kalanı akşam yemeği öncesi yapılır. Akşam ve sabah açlık kan şekeri düzeyleri takip edilerek insülin dozları ayarlanır. Ayrıca uzun etkili bir insülin ve birlikte her yemek öncesi kısa etkili bir insülin enjeksiyonu da yapılabilir. Bazı hastalarda gerekirse insülin pompası takılabilir. Tedavinizi doktorunuz ayarlayacaktır.
e) Balayı Dönemi Nedir?
İnsülin tedavisine başlanan tip 1 diyabetli hastalarda bir süre sonra insülin ihtiyacı azalır ve insülin gerekmeyecek hale gelir. Bu hastalarda pankreas bezinde çok az miktarda insülin salgılayan beta hücresinin kalması nedeniyle bu tablo oluşmaktadır. İşte insülin ihtiyacının ortadan kalktığı bu döneme balayı dönemi denir. Bu dönem 1 ay ile 1 yıl arasında olabilir. Daha sonra tekrar kan şekeri yükselmeye başlar ve insülin tedavisine geçilir. Balayı döneminde de kan şeker ölçümleri sürekli olarak takip edilmelidir.
TİP 2 DİYABET
Tip 2 diyabet, daha önce ‘’insüline bağımlı olmayan diyabetes mellitus’’
veya ‘’erişkin diyabeti’’ olarak tanımlanmıştır. Bu hastalarda ilerleyen tarzda pankreasdaki insülin salgılayan beta hücrelerinde bozukluk ve insülin direnci vardır.
Tip 2 diyabetlilerin üçte birinde yaşamı süresince mutlaka insülin kullanmak zorunluluğu ortaya çıkar.
Tip 2 diyabet sıklığı son yıllarda şişmanlığın artmasına paralel olarak hızla artmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü 2025 yılında dünyada 300 milyon kişide diyabet hastalığının gelişeceğini düşünmektedir. İlginç olanı ise daha çocukluk yaşlarında tip 2 diyabetin artık sık görülmeye başlanmasıdır.
Tip 2 şeker hastalarının kanlarında hafif bir iltihabi durumu gösteren CRP ve IL-6 düzeylerinde artış saptanır.
Yaş, hareketsizlik, karbonhidrattan zengin beslenmek, sigara, psikolojik stres ve düşük doğum ağırlığı tip 2 şeker hastalığı gelişme riskini artırır. İmmün sistemin (bağışıklık sistemi) uyarılması bu olayda rol oynamaktadır. Yorgunluk, uyku bozukluğu ve depresyon gibi şeker hastalığının diğer özellikleri kanda sitokinlerin artmasına bağlıdır.
a) Tip 2 diyabetin özellikleri :
-Bu hastalarda insülinin çalışması bozuk olduğu gibi salgısı da bozuktur
-Genellikle 30 yaştan sonra görülürse de, her yaşta olabilir
-Hastaların %80’ninde şişmanlık vardır, ancak şişman olmayanlarda da tip 2 diyabet gelişebilir. Şişman kişilerde kilo vermekle kan şekerinde önemli oranda düzelme görülür.
-Tip 2 diyabet çok su içme, çok idrara çıkma gibi şikayetler olmadan da ortaya çıkabilir.
- Şeker hastalığına bağlı göz, sinir ve damar hastalıkları birlikte olabilir.
-Genetik yatkınlık ve kilo alma en önemli risk faktörleridir.
-Bu hastaların kanlarında tip 1 diyabetlilerde olduğu gibi antikorlar bulunmaz.
|