TİROİD, ZEHİRLİ GUATR, TİROİT, HASİMOTO, DİYET, TROİD UZMANI
PROF. DR. METİN ÖZATA - GUATR, TİROİD, ENDOKRİN, DİYET, DİYABET UZMANI GUATR, ZEHİRLİ GUATRİ HİPOTİRİODİ, DİYABET, DİYET, ŞEKER HASTALIĞI, NODÜL, TİROİDİT, HASHIMOTO HASTALIĞI, TİROİD KANSERLERİ
 
 
İYOT DAMLASI ZAYIFLATMAZ SAKIN KULLANMAYIN
GUATR
TIROIT
Prof. Dr. Metin ÖZATA
Yayımlanmış Kitaplar
Tiroid
Guatr Hastalığı
Hashimoto Hastalığı
Hipotiroidi
Zehirli Guatr
Nodul
Tiroidit - Tiroit İltihabı
Gebelikte Tiroid
Tiroid Kanserleri
Guatr ve …
VITAMIN KULLANIMI
Tiroid ve …
ZAYIFLAMA
Makale Özetleri - Yenilikler
DIYET
SEKER HASTALIGI
METABOLIZMA
ENDOKRIN
Site Haritası - Site Map
İletişim - Ulaşım
Videolar
Anasayfa

Kişiye Özel Kalıcı Zayıflama Rehberi - Prof. Dr. Metin ÖZATA - TIKLAYINIZ... Vitamin Miineral ve Bitkisel Ürün Rehberi - Prof. Dr. Metin ÖZATA - TIKLAYINIZ...
Gİ Diyeti - Prof. Dr. Metin ÖZATA - TIKLAYINIZ... 99 Sayfada Kilo Yönetimi - Prof. Dr. Metin ÖZATA - TIKLAYINIZ...
ENDOKRİNOLOJİ - Prof. Dr. Metin ÖZATA - TIKLAYINIZ... Diyabetle Kaliteli Yaşam Rehberi - Prof. Dr. Metin ÖZATA - TIKLAYINIZ...
Doğru Beslen - Formda Kal - Prof. Dr. Metin ÖZATA - TIKLAYINIZ... 99 Sayfada Sağlıklı ve Dengeli Beslenme - Prof. Dr. Metin ÖZATA - TIKLAYINIZ...
Guatr ve Tiroid Rehberi - Prof. Dr. Metin ÖZATA - TIKLAYINIZ... Tiroid Hakkında Bilmeniz Gereken Herşey - Prof. Dr. Metin ÖZATA - TIKLAYINIZ...

GUATR NEDİR

 

GUATR NEDİR

Tiroid bezinin herhangi bir nedenle büyümesine guatr diyoruz. Tiroid bezinin büyüklüğü sağlıklı kişilerde de bazı farklılıklar gösterir. Bu farklılıkların nedenleri aşağıda verilmiştir:

Guatr çeşitleri:

 

1- Basit Guatr: Tiroid hormonları normaldir. Bez içinde nodül yoktur. Tiroid bezinde büyüme vardır. Bu nedenle buna basit guatr adı da verilir.

2- Nodüllü guatr: Tiroid bezi büyür ancak bez içinde nodül dediğimiz nohut veya leblebi büyüklüğünde yumrular vardır. Nodüler guatrda  tiroid hormonları normal veya artmış olabilir.

3- Dalan Guatr  Tiroid bezinin göğüs kafesi içine doğru büyümesi ve göğüs kafesi içine girmesi veya dalmasıdır.

I. BASİT GUATR

Salgıladığı tiroid hormonları normal olduğu halde   büyümüş tiroid bezine  basit guatr denir. İçerisinde nodül olmadan tiroid bezinin olduğu gibi büyümesine düz  veya basit guatr denir. Guatrın içinde nodüller varsa bunlara bu defa nodüler guatr denir. İyot yetmezliği dünyada en sık guatr nedenidir. İyot yetmezliği nedeniyle oluşan guatr ilk yıllarda düz bir büyüme şeklindedir; yani içinde nodül yoktur. Çocukluk ve ergenlik döneminde guatrda nodül pek bulunmaz. Ancak tedavi edilmez ve iyot eksikliği devam ederse  ileri yaşlarda guatr hem büyür hem de içinde nodüller oluşur. Bu nodüller ileride aşırı hormon salgılama özelliği kazanarak  hipertiroidi dediğimiz  kanda tiroid hormonlarının aşırı çalışmasına neden olabilirler.

İyot yetmezliğine bağlı guatrı olan kişilerin kanlarında T3 hormonu hafif artar, TSH hormonunda biraz artış olabilir ve T4 hormonu biraz düşük çıkar.

Bir  toplumda 6-12 yaş arası çocukların % 5’den fazlasında basit guatr varsa buna endemik (yaygın) guatr denir. Endemik guatr iyot yetmezliği olan bölgelerde sık görülür. Bu oran % 5 den az olursa sporadik (seyrek görülen) guatr ismi verilir. Sporadik guatr ise iyot yeterli bölgelerde görülür.

Guatr kadınlarda  erkeklerden 4-5 kat daha fazla görülür.  Gençlik çağında da kızlarda erkeklere göre daha fazla görülür.  Türkiye’de  guatr sıklığı bölgelere göre değişmek üzere % 5-56 arasında değişmektedir. Görüldüğü gibi bu çok yüksek bir orandır. 

İyot yetmezliği olan bölgelerde guatr daha fazladır. Özellikle dağlık bölgelerde toprakta iyot az olduğundan guatr daha fazla görülür. Bilinenin aksine kara lahana yenmesiyle guatr oluşumu arasında bir ilişki yoktur.

Selenyum yetmezliği de ülkemizde önemli bir problemdir. Yaptığımız bir çalışmada  guatrlı  kişilerde selenyum düzeyinin düşük olduğunu saptadık.

Suda bulunan perklorat ve kadmiyum fazlalığı da guatra neden olabilmektedir. Pillerle bulaşmış sularda kadmiyum yüksektir ve guatr ortaya çıkar.

Demir eksikliği  olan kişilerde de guatr sıklığında artış vardır.

Ergenlik çağındaki çocuklarda  bazen  guatr oluşur ve buna adölesan veya ergenlik  guatrı denir. Ergenlik döneminde artan hormon ihtiyacını karşılamak için tiroid bezi biraz büyür ve guatr oluşur. Daha sonra bu guatr çoğu çocukta  veya gençte kaybolur.

Yalancı guatr ise tiroid bezinin doğuştan normal yerleşim yerinden biraz yukarıda olması  ve  özellikle ince boyunlu kadınlarda guatr varmış izlenimi vermesidir. Yapılacak ultrasonda tiroid hacminin artmadığı ve guatr olmadığı ortaya konur.

Gebelikte ve menopoz döneminde de tiroid büyüklüğü artar ve guatr oluşabilir.

İyot yetmezliği fazla olan kadınlarda  gebe kalma ve çocuk doğurma sıklığı  azalır. İyot yetmezliği üremeyi engelleyebilmektedir. Bu nedenle çocuğu olmayan kadınlarda iyot yetmezliği olup olmadığı araştırılmalıdır. 

Guatrın  ailesel özellik gösterdiği  bilinen bir gerçektir. Bazı ailelerde guatr fazla görülür. Yapılan çalışmalar guatr gelişiminde kalıtımsal geçişin  iyot yetersizliği olan  bölgelerde yaşayan  kadınlarda %39 oranında,  iyodun yeterli alındığı   bölgelerde  yaşayanlarda ise % 82 oranında olduğunu ortaya koymuştur.

Guatr nedenleri:

a) İyot yetmezliği
b) Selenyum yetmezliği
c) Genetik eğilim  veya ailede guatr olması
d) Tiroid bezinin iltihabi hastalıkları (Hashimoto veya tiroiditler)
e) Psikiyatrik hastaların  kullandığı  lityum ilacı
f) Soya yağı veya fasulyesi fazla yemek (iyot yetmezliği ile beraber)
g) Tiroid hormon oluşumundaki genetik bozukluklar
h) Sigara içmek
i) Demir yetmezliğine bağlı kansızlığı olanlar
j) Gebelik (iyot yetmezliği olan bölgelerde)
k) Beyinde bulunan hipofiz bezinden aşırı TSH hormonu salgılanması
 
İç Guatr, Dış Guatr Nedir?

İç guatr ve dış guatr  tanımı halk arasında kullanılan  tanımlamalar olup tıbbi bir anlamı yoktur.  Guatrın göğüs boşluğu içine girmesi belki iç guatr olarak adlandırılabilir.

Bir Bölgede İyot yetmezliği Arttıkça Guatr Sıklığı Artar:

İdrarda atılan iyot miktarı o kişinin iyot durumunu gösterir. İdrarda iyot miktarı ölçülerek iyot yetmezliğinin şiddeti anlaşılabilir. İyot yetmezliği artıkça guatr sıklığı da artmaktadır.  iyot miktarına göre guatr oluşma riski şu şekilde saptanmıştır: İdrar iyodu hafif derecede yetmezlik gösteriyorsa yani 50-99 g/dl arasında ise bunların %5-20’sinde,  orta dereceli iyot yetmezliği varsa (idrar iyodu 20-49 g/dl arasında ise) bunların % 20-30’unda ve şiddetli iyot yetmezliği varsa (idrar iyodu < 20g/dl olması) bu  kişilerin % 30’undan fazlasında guatr gelişir.

Guatrlı Kişide Ne Gibi Şikayetler Olur:

Guatrlı hastaların çoğunda herhangi bir şikayet yoktur.  Guatr çok büyük olursa  nefes borusu ve yemek borusuna baskı yaparak öksürük ve nefes darlığı gibi şikayetler yapabilir.   İyot yetmezliği aşırı ise  tiroid bezi yetmezliği yani tiroid hormon salgılanmasında azlık (hipotiroidi) ve ona bağlı  şikayetler olabilir. Hipotiroidi daha sonraki bölümlerde ayrı bir başlık halinde anlatılmıştır.   Erken devrede ve çocuklukta  yumuşak ve düz bir guatr vardır.  Erişkinlerde ise her zaman guatr içinde nodüller ve kist oluşur.  Tiroid hormon tetkikleri genellikle normal sınırlar içindedir.  Başlangıçta  guatr içinde nodül yokken  yaşın artmasıyla  nodüller ve kist gelişebilir. Volüm arttıkça yani guatr büyüdükçe TSH hormonunda azalma oluşur. Bu hastalarda anti-TPO antikoru kanda yüksekse o zaman guatrın Hashimoto hastalığı nedeniyle geliştiğini düşünürüz.  Hashimoto hastalığı ile bilgileri daha detaylı olarak ilerdeki bölümlerde bulabilirsiniz.

Guatrlı Bir Kişide Hangi Tetkikler Yapılır?

Guatrı olan bir kişide serbest T3, serbest T4, TSH, anti-TPO antikor ve tiroid ultrasonu tetkikleri yapılır. İdrar iyoduna bakılarak iyot yetmezliği  olup olmadığı anlaşılır. Ayrıca kanda selenyum düzeyi ölçülerek eksiklik olup olmadığı anlaşılır.  İyot yetmezliği olan bölgedeki guatrlı kişilerde  radyoaktif iyot uptake  testinde  yükseklik, total ve serbest T4  hormonlarının normal  sınırlarda veya bazen  düşük, olduğu görülürken, T3  hormon düzeyleri normal veya yüksek olabilir.  TSH  hormon düzeyleri ise normal veya yüksek olabilir.  Anti-TPO ve anti-TG antikorları iyot yetmezliğine bağlı guatrda negatif iken, Hashimoto tiroiditine bağlı  guatr varsa  antikorlar  yüksek olarak bulunur. Şiddetli iyot yetmezliğinde ise  hipotiroidizm  denilen tiroid yetmezliği gelişir ki, bu durumda TSH hormonu yüksek, T3 ve T4 hormonları  normal düzeyin altına düşmüştür.

Guatr Nasıl Tedavi Edilir?

Basit  guatrlı bir hastada iyot yetmezliği varsa iyotlu tuz verilir ve  tiroid hormonu ilaçları  ile  tedavisi yapılır. Bu ilaçların dozunu yaşınıza göre ve diğer hastalıklarınızın olup olmadığına göre doktorunuz ayarlar. Bu ilaçların dozunu önerilen dozda almak çok önemlidir. Fazla alırsanız zararı olabilir. 

Guatrlı kişilerde   selenyum eksikliği  varsa selenyum verilir. 

Guatr içinde nodül varsa bunların tedavi ve değerlendirmesi için nasıl bir yol izlendiği kitabın ‘’Nodüler Guatr’’  bölümünde anlatılmıştır. 

Plonjan guatr dediğimiz göğüs kafesine  doğru girmiş guatrlarda  hormonlar normal ise ameliyat  yapılır.

 

Tiroid bezi büyüklüğünü belirleyen faktörler:

Beyinde bulunan hipofiz bezinden salgılanan TSH hormonu  tiroid bezinin büyümesini etkiler.  Aşırı salgılanan TSH  hormonu tiroid bezini uyararak büyümesini sağlar; buna karşılık TSH az salgılanırsa bu defa tiroid bezi küçük kalır.

Kişinin  gıda veya içilen sularla aldığı iyot miktarı da tiroid bezi büyüklüğünü etkilemektedir. İyot alımı yetersiz olunca tiroid bezinde büyüme olmaktadır.

Selenyum elementi de tiroid hormon metabolizmasında önemli rol oynar.  Selenyum mineralinin az alındığı durumlarda kanda  TSH  ve  T4  hormonu yükselir, fakat  T3  hormonu düşer.  İyot yetmezliği ile birlikte selenyum eksikliği varsa iyot yetmezliğine bağlı hastalıklar daha şiddetli olarak ortaya çıkmaktadır.

Vücut ağırlığı veya büyüklüğü ile tiroid hacmi arasında ilişki vardır. Özellikle vücudun yağsız kısmı ile tiroid hacmi arasında ilişki olduğu gösterilmiştir. Erkeklerde tiroid hacminin kadınlardan fazla olması ise erkeklerin vücut  ağırlığının  daha fazla olması ile açıklanmaktadır.

Doğum sayısı da tiroid bezinin büyüklüğünü etkiler. Gebelikte tiroid hacminde artma olmaktadır. Doğum sayısı arttıkça tiroid hacmi artmaktadır. Bu durum özellikle iyot yetmezliği olan bölgelerde daha fazladır.

Sigara içenlerde tiroid bezinin daha büyük olduğu saptanmıştır. Sigara içenlerin kanlarında tiroid hormonu üretimini engelleyen tiyosiyanat  isimli bir maddenin düzeyi artar. Artan tiyosiyanat hem kandaki iyotun tiroid bezi tarafından tutulmasını önler hem de tiroid hormon oluşumunu azalttığından hipofiz bezinden TSH salınışı artarak daha fazla hormon üretilmesi sağlanmaya çalışılır. Artan TSH hormonu ise bu defa tiroid bezinde büyüme  yapar. Sigara içenlerde  bu nedenle guatr  sıklığı daha fazladır.

Tiroid bezinde adet dönemine göre kadınlarda değişiklikler olur. Tiroid hacmi  iki adet  kanaması arasındaki dönemin ilk yarısında  yaklaşık % 50 kadar artabilmektedir.  İki adet arasındaki zamanın  ikinci yarısında (luteal faz)  bu artış geriye döner ve bez eski haline döner.  Bu hacim değişiklikleri östrojen hormonunun tiroid bezindeki kanlanmayı  etkilemesine  bağlı olarak oluşmaktadır. 

Genetik faktörler: Yukarıda sayılan nedenler içinde en önemlisi genetik faktörlerdir.  Tiroid bezindeki büyüklük % 71 oranında  genetik olarak belirlenmektedir.  Guatrın bazı ailelerde sık görülmesi de bunu desteklemektedir.  İyot yetmezliği olmayan bölgelerde saptanan guatrın nedeni genetik faktörler yani anne ve babamızdan gelen kalıtımdır.

Alkol  fazla içenlerde ise  ilginç olarak guatr daha az görülmektedir.  Alkolün guatr sıklığını nasıl azalttığı tam bilinmemektedir; bu büyük olasılıkla alkolün  tiroid bezi için direk toksik etkisine bağlıdır.

Doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda tiroid bezi hacmi daha küçük bulunmuştur.

NODÜLLÜ GUATR

Nodül Nedir?
Tiroid bezinin içinde normal  tiroid dokusundan farklı bir yapıdaki yumru şeklinde veya leblebi , nohut, bazen de nadiren  ceviz veya portakal büyüklüğünde olabilen  anormal doku  büyümelerine nodül adı verilir.  Nodüllerle birlikte çoğu zaman tiroid bezi de büyüdüğünden bu hastalığa nodüler guatr adı da verilir.
Bir nodülün  hasta ve doktor açısından önemi  nodülde kanser olup olmadığının öğrenilmesidir.  İkinci önemli nokta ise  nodülün aşırı hormon salgılama özelliği olup olmadığının ortaya konmasıdır.
Toplumda Her iki Kişiden Birisinde Nodül vardır
Tiroid nodülleri  toplumda çok sık görülen bir hastalıktır.  Nodüllerin bir kısmı elle fark edilir ve bunların oranı toplumda % 7 civarındadır. İyot yetmezliği olan bölgelerde ise el ile fark edilebilen nodül sıklığı o toplumun % 25’ni bulur. El ile fark edilemeyen küçük nodül sıklığı ise daha fazladır ve  ultrason ile tiroid bezleri incelendiğinde veya  tarama yapıldığında  toplumdaki % 50-60 kişide nodül saptanır. Bunun anlamı neredeyse her iki kişiden birisinde nodül olmasıdır.  Ancak kişilerin çoğu bundan habersizdir. İyot yetmezliği olan bölgelerde nodüler guatr 2-3 kat daha fazla görülür.
Nodül Sıklığı yaşla Birlikte Artış Gösterir
Nodül sıklığı  yaşla birlikte artar ve kadınlarda  erkeklere göre 4 kat daha fazla bulunur.
Gebelikte tiroid nodülü çapında artma ve yeni nodül oluşumu sıklığında artış vardır.
Sıcak  veya Soğuk Nodül Ne Demektir?
Bir nodülün sıcak veya soğuk olması  sintigrafi tetkiki ile ortaya konan bir durumdur. Tiroid sintigrafisi  teknesyum 99 isimli bir radyoizotop madde ile çekilir. Damardan verilen bu ilaç tiroid bezine gider. Eğer nodül bu maddeyi tutmaz ise  sintigrafi filminde nodül bir boşluk olarak görülür. İlacı içine almayan bu nodüllere ‘’soğuk  nodül’’ adı verilir. Verilen ilacı tutan nodüller ise sintigrafide siyah bir şekilde ortaya çıkar. Teknesyumu tutan bu nodüllere ise ‘’sıcak nodül’’ adı verilir. Eğer nodül diğer tiroid dokusuna benzer şekilde ilaç tutarsa bu nodüle ‘’ılık nodül’’ adı verilir. 
Soğuk nodüllerde kanser oranı sıcak nodüllere göre daha fazladır. Buna rağmen sıcak nodüllerde de kanser olabilir. Bu nedenle bütün nodüllere sıcak  veya soğuk olsun mutlaka biyopsi yapılmalıdır.  Biyopsi iki defa yapıldığı halde iyi huylu çıkanlarda anormal gelişim olmadıkça tekrar biyopsi yapmanın anlamı yoktur.
Kistik Nodül veya Solit Nodül Ne Demektir?
Nodüllerin bir kısmının içinde sıvı birikir ve bunlara  kistik nodül adı verilir. İçinde sıvı olmayan sert nodüllere ise solit  veya sert nodül adı verilir. Bir nodülün kistik veya solit olup olmadığı tiroid ultrasonu ile anlaşılır.
Tek Nodül veya Çok Nodül Ne Demektir?
Tiroid bezinde bazen tek nodül, bazen birden fazla nodül olabilir. Tiroid bezinde tek nodül de olsa çok nodül de olsa tiroid kanser oranı % 5’dir.
Her  Nodül  Ameliyat Gerektirmez
 Nodüler guatrı olan  her hastanın ameliyat edilmesi şart değildir. Ameliyat sonrası birkaç yıl içinde %20-30 hastada tekrar nodül gelişmektedir. Bu nedenle ameliyat edilmesi gereken nodüller kanser şüphesi olan nodüllerdir. Bir nodülde kanser olup olmadığı ancak nodüle iğne batırılarak yapılan biyopsi ile anlaşılır. Biyopside kanser yoksa özellikle küçük nodüller için (çapı 2,5 cm den küçük) ameliyat gereksizdir. Ameliyat, ancak biyopside kanser çıkarsa veya kanser yönünden şüphe varsa veya nodül çok büyükse (3cm ve üzeri) o zaman düşünülür.  İğne biyopsisinin devreye girmesiyle artık lüzumsuz yere ameliyat olma dönemi kapanmıştır.
Bu nedenle bütün nodüllerde (sıcak veya soğuk olması fark etmez) biyopsi yapılması gerekir. Nodül küçükse biyopsi ultrason altında yapılır. İyi huylu çıkan bir nodülde böylece lüzumsuz  yere yapılacak ameliyattan kurtulunmuş olur. Nodül iyi huylu çıktığı halde gittikçe büyüyorsa veya etrafındaki dokulara baskı belirtileri varsa bu nodüllerde ameliyat gerekebilir.
 Nodül saptanan hastaların ilk önce Endokrinoloji uzmanına başvurmaları ve bu uzmanların önerisi doğrultusunda tedavilerini  yaptırmaları gerekir.

Nodüllerde Kanser Sıklığı Ne Kadardır?
Nodüllerin yaklaşık yarısı  tiroid bezinde  tek nodül olarak bulunurken, geri kalan yarısı ise birden fazla nodül halinde vardır. Yani bazı hastaların bezinde tek  nodül varken bazen birden fazla nodül bulunur. El ile yapılan muayenede tek nodül olan hastalarda tiroid ultrasonu yapıldığında daha küçük ilave nodüller de  saptanabilir. Tiroid bezinde tek nodül de olsa çok nodül de olsa  tüm nodüllerde  % 5 oranında kanser olma riski vardır. Sıcak nodüller de kanser sıklığı az ( % 0.23) olmasına rağmen yine de kanser riski vardır.  Soğuk  nodüllerde kanser riski daha fazladır ( % 5 kadar).
Hangi Tiroid Nodüllerinde Kanser Olasılığı Yüksektir?
Nodülü olan bir hastada  gittikçe ilerleyen yemek yeme zorluğu, ses kalınlaşması veya nefes almada zorluk kanser  olma şüphesini artırır. Ancak,  kanser olmayan nodüller sinire baskı yaparak  ses kalınlaşması  yapabilir.
Önceki yıllarda baş veya boyuna yönelik ışın tedavisi (radyoterapi) alan nodüler guatrlı hastalarda  ve ailesinde  tiroid kanser hikayesi olanlarda  kansere eğilim artar.
 Nodüler guatr kadınlarda erkeklere göre dört kat daha fazla görülür. Ancak tiroid kanseri  erkeklerde daha çok görülür. .
Erkek olmak, 20 yaşından önce ve 60 yaşından sonra birden nodül gelişmesi kanser için risk oluşturur. Erkeklerdeki nodüllerin % 8’inde kanser saptanırken kadınlarda bu oran %4-5’tir.
Yavaş veya ani başlayan ağrı veya hassasiyet  nodül veya kist içine  olan kanama nedeniyle olabilir veya  ağrı tiroid bezi iltihabı nedeniyle de gelişebilir ve bu durum habis olmayan bir olaya işaret eder. Ancak  bazen yayılmış  kanserde de  ağrı olabilir.
Nodüler guatrlı bir hastada boyundaki lenf bezlerinin şişmesi, nodülün sert olması, hareket etmemesi ve hızlı bir şekilde büyümesi kanser şüphesini artırır. Nodüllü hastalar  Levotiroksin  ilacı kullanırken nodül gittikçe büyüyorsa kanser şüphesi artar. Bu nodüllerde tekrar biyopsi yapmak gerekir.  Çocuklarda nodül saptanması kanser riskini artırır. Bu nedenle mutlaka biyopsi yapılmalıdır.
İyi huylu  ve  kötü huylu tiroid nodüllerinin bazı özellikleri Tablo-6’da verilmiştir. Tablo-7‘de belirtilen özellikler bir nodülün kanser yönünden taşıdığı riski gösterir. Bu bulgular mutlaka kanser olduğunu veya olmadığını göstermez. Örneğin tiroid kanseri olan tiroid nodülü de  tiroid hormon ilacı (Levotiroksin)  tedavisiyle küçülebilir. Yine sıcak nodüllerde de  soğuk nodül kadar olmasa da kanser olabilir. Kanser ayırımı için en iyi test ince iğne biyopsisi  yapmaktır. Biyopsi yapmadan kesin olarak bir nodül için kanser var veya yoktur  denemez.

GUATR KİMLERDE GÖRÜLÜR
Ailesinde tiroid hastalığı olanlarda
Ailesinde guatr, Hashimoto hastalığı, tiroid nodülü, tiroid  kanseri ve  Graves  hastalığı gibi tiroid hastalıkları  olan kişilerde tiroid hastalığı daha fazla görülür.
50 yaş üzeri kadınlarda
Kadınlarda 50 yaş üzerinde tiroid bezi yetmezliği sıklığı artar. Erkeklerde ise 60 yaşından sonra tiroid bezi hastalığı  artmaktadır.
Önceden tiroid hastalığı veya  tiroid ameliyatı geçirenlerde
Daha önce herhangi bir tiroid hastalığı geçirmiş olanlarda bu hastalığın nüks etme olasılığı bulunabilir. Daha önce tiroid bezi yetmezliği veya fazla çalışması hastalığı veya tiroidid denilen tiroid bezi iltihabı geçirdiyseniz bu hastalıkların bazıları   sizde nüks edebilir veya hormonlarınızda zaman içinde değişiklikler olabilir.
Guatrı olanlarda
Tiroid bezinin büyümelerine guatr diyoruz. Guatrı olan kişilerde hormonlarda azalma veya artma olabilir. Boynunuzda bir şişlik varsa sizde guatr var demektir. Guatrı olan kişilerde tiroid hastalığı veya tiroid hormonlarında bozukluk olabilir.
Sigara içenlerde
Sigara içen kişilerde guatr ve diğer tiroid hastalıkları daha sık görülür.
Menopoz dönemindeki kadınlarda
Menopoz dönemindeki kadınlarda tiroid hastalığı riski artar.
Böbreküstü bezi yetmezliği, romatoit artrit, Lupus gibi hastalığı olanlarda
Böbreküstü bezinin az çalışması (Addison hastalığı) hastalığı ve diğer romatizmal hastalıklar  Hashimoto hastalığı veya Graves hastalığı dediğimiz tiroid hastalıklarıyla birlikte sık görülebilir. Bu tür hastalığınız varsa tiroid hormon tetkiklerini yaptırmanız gerekir.
Şeker  hastalarında
Şeker hastalarında tiroid hormonlarında bozukluk sık görülür.  Şeker hastalığınız varsa yılda bir defa tiroid tetkikleri  (TSH hormonu ölçümü) yaptırınız.
Tiroid Bezi İltihabı (Tiroidit) geçirenlerde
Daha önceden   tiroid bezi iltihabı geçirenlerde (tiroidit)  tiroid bezi hastalığı tekrar olabilir. Bu kişilerin bir kısmında tiroid bezi yetmezliği gelişebileceğinden kontrol etmek gerekir.
Doğum yapan kadınların bir kısmında tiroid yetmezliği olabilir
Doğum yaptıktan sonraki ilk yıl içinde  kadınların % 5-7’sinde  tiroid bezi yetmezliği görülebilir. Halsizlik, bitkinlik, yorgunluk ve  unutkanlık gibi şikayetler varsa TSH ölçümü yaptırınız.
Allerjik hastalığı olanlarda
Ürtiker (kurdeşen) denen cilt hastalığı, kaşıntı ve allerjik riniti olanlarda  tiroid hormonlarında bozukluk olabilir. Bu kişilerde tiroid tetkikleri yapılması faydalıdır.
Kansızlığı olanlarda
Kansızlık tiroid bezi yetmezliğinde sık görülür.  Hipotiroidi  dediğimiz tiroid bezi yetmezliğinde (özellikle Hashimoto hastalığında) demir ve B12 vitamini eksikliğine bağlı kansızlık sık görülür.
Kan yağları (Kolesterol veya trigliserit) yüksek olan  kişilerde
Tiroid bezi yetmezliği  ve şeker hastalığı kan yağlarında yükseklik yapan hastalıklardır. Kan yağları yüksek kişilerde kan şekeriyle birlikte tiroid hormonlarına bakmak gerekir.
Down ve Turner sendromu bulunan hastalarda
Down ve Turner sendromu çocuklarda doğumla birlikte ortaya çıkan genetik hastalıklardır. Bu hastalığı olanlarda tiroid hormon bozukluğu sık görüldüğünden tiroid hormon  tetkikleri yapmak faydalıdır.
Kafa veya beyin yaralanması geçiren  veya beyin ameliyatı  geçiren kişilerde
Herhangi bir nedenle beyin travması veya hasarı geçiren kişilerde beyinde bulunan hipofiz bezinde hasar ve daha sonra tiroid yetmezliği gelişebilir. Hipofiz bezi ameliyatı geçirenler de tiroid tetkikleri yaptırmalıdırlar.
Bazı ilaçları kullananlarda
Kalp atım bozukluklarının tedavisi için amiodaron (Cordarone tablet)  ilacını kullanan hastalarda, psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılan lityum  (Lithuril tablet) ilacını alanlarda ve hepatit tedavisi için  interferon alfa ve beta gibi ilaçları kullanan hastalarda tiroid hormonlarında bozukluk sıklıkla olur. Bu ilaçları kullananlarda belirli aralıklarla tiroid hormon tetkiklerini yaptırmak faydalıdır.
Baş ve boyuna yönelik ışın tedavisi (radyoterapi)  alanlarda
Baş ve boyuna yönelik  ışın tedavisi (radyoterapi) alan kişilerde tiroid hormon bozukluğu  sık görülür.
Çok düşük doğum  ağırlıklı  erken doğan (prematüre) bebeklerde
Doğum ağırlığı çok az olan ve erken doğan bebeklerde tiroid hormon bozukluğu olabilir. Bu tür bebeklerin annelerinde de tiroid hormon incelemesi gerekebilir.
 Meme Kanserli hastalarda 
Tiroid hormon eksikliği  ve tiroid nodülleri  meme kanserli kadınlarda  sık görüldüğünden tiroid tetkiki yapılması gerekir.
Kanda sodyum düzeyi düşük çıkan kişilerde
Tiroid bezi yetmezliği  bazı kişilerde kan sodyum düzeyinde azalma yapabilir.  Bazen nadir de olsa sadece kan sodyum düşüklüğü ile kendini gösteren tiroid yetmezliği olabilir. Bu kişilerde tiroid tetkikleri yapılmalıdır.
Kanlarında  CPK ve  LDH  tetkikleri yüksek çıkanlarda
Herhangi  bir nedenle  kan tetkiki yapıldığında CPK (kreatin fosfakinaz) ve LDH (Laktat dehidrogenaz) kan ölçüm düzeyleri yüksek olan kişilerde tiroid yetmezliği olabilir. Bunlarda TSH hormon ölçümü yapılmalıdır.
Karaciğer Testleri (SGOT, SGPT, ALP, GGT) yüksek çıkanlarda
Herhangi bir nedenle yapılan  kan tetkiklerinde karaciğer testleri denilen SGOT, SGPT, alkalen fosfataz ve GGT tetkikleri yüksek ise tiroid yetmezliği olabilir. Bu tür kişilerde tiroid hormon tetkiki yapılmalıdır.
Prolaktin isimli hormonu yüksek olan kişilerde
Prolaktin hormonu tiroid bezi yetmezliği durumunda kanda yükselebilir. Bu nedenle prolaktin hormonu yüksek çıkan hastalarda tiroid hormon tetkikleri mutlaka yapılmalıdır. Bu hastalarda memelerden süt gelmesi ve adet bozukluğu yakınmaları olabilir.
Hepatit C virüsü taşıyanlarda:
Yapılan çalışmalar hepatit C virüsü taşıyan  kişilerde tiroid yetmezliğinin  % 13 gibi yüksek bir oranda, yani sık görüldüğünü göstermiştir. Bu hastaların kanlarında anti-TPO ve anti-tiroglobulin antikor düzeyleri yüksek bulunmuştur. Bu nedenle hepatit C virüs hastaları veya taşıyıcıları belirli  aralıklarla TSH hormon ölçümü yaptırmalıdır.
Kanda  kalsiyum düzeyi yüksek çıkanlarda:
Çok nadir olarakkanda tesadüfen kalsiyum yüksekliğinin saptandığı kişilerde tiroid bezi fazla çalışması bulunabilir. 

 GUATRDA  BESLENME  VE TUZ
Tiroid bezinin-guatrın iyi çalışması için sebze ve meyve daha fazla yenmeli, yeteri kadar proteinli gıda alınmalıdır. Proteinin yeteri kadar alınması tiroid bezinin iyi çalışmasını sağlar. Özellikle haftada  iki defa yağlı balık yiyerek omega 3  yağ asitlerinden yeteri kadar alınmalıdır. 
Karbonhidratlı gıdalarla fazla beslenmek ve yağlı yemekler tiroid bezine zarar verir.  Unlu ve  nişastalı gıdaları azaltmak gerekir.
Sebze ve meyve ile yeteri kadar A, C ve E vitamini  gibi antioksidan vitaminleri alanlarda tiroid-guatr kanseri daha az görüldüğünden bol sebze ve meyve yenmelidir.
Kara lahana, kabak, turp, şalgam ve karnabahar gibi sebzeler guatr yapmaz. Bu nedenle güvenle yenilebilir. Soya  fasulyesinin guatr yapıcı etkisi olmamakla birlikte iyot yetmezliği durumunda  guatra neden olabilir. Ülkemiz, iyot yetmezliği olan  bir ülke olduğundan tiroid sağlığı için soya ve ürünlerini fazla tüketmeyiniz. Yine soyadan elde edilen isoflovan isimli ilaç  menopoz sıkıntılarını azaltmak için  sık kullanılmaktadır. İyot eksikliğiniz yoksa bu ilacı güvenle kullanabilirsiniz. Ancak iyot eksikliğiniz varsa isoflovan ilacının  guatr ve tiroid hormonlarında bozukluk yapabileceğini unutmayınız.
Tiroid bezimiz için önemli bir gıda içeriği çeşitli sebze ve meyvelere renk veren flovanoit isimli kimyasal maddelerdir. Bunlar bizi kanser ve kalp hastalıklarından korurlar. Bu maddeler  normal sebze ve meyve ile alınan oranlarda tiroid bezine zarar vermezken destek ilaçları olarak  fazla miktarda alınırsa (genistein, quarcetin gibi) iyotun tiroid bezi tarafından tutulumunu önleyerek guatr oluşumuna neden olabilirler. Herbal  (bitki) ilaçları kullanırken içerisinde genistein ve quarcetin olup olmadığına dikkat ediniz.
 Hindistan cevizi, balık ve keten tohumu tiroid bezinizin daha iyi çalışmasını sağlar.
Kafein, alkol, sigara ve şeker tiroid bezi için zararlıdır. Bunların az tüketilmesi gerekir.
Sulardaki klor ve florun fazla olması tiroid bezine zarar verdiğinden içilen suda bu minerallerin fazla olmamasına dikkat edilmelidir.  Özellikle fosfatlı gübrelerle bulaşmış sularda klor daha fazladır ve guatra neden olur.
Diş tedavisi sırasında amalgamdan ve civadan kaçınmak da tiroid sağlığı için önem taşır.
T4 hormonunun T3’e çevrilmesinde faydalı olan selenyum, çinko, E vitamini ve B6 vitamini içeren gıdaların yeteri kadar  yenmesi tiroid sağlığı için büyük önem taşır.
Ülkemizde iyot  ve selenyum yetmezliği vardır. Tiroid hastalığından korunmak için iyotlu tuz yemeli ve selenyumdan zengin gıdalarla beslenmelidir.
Selenyumun Önemi:
Erkekler günde 75 mikrogram, kadınlar  ise 60 mikrogram selenyum almalıdır. Selenyum kan düzeyinin normalde  85 mg/L olması gerekir. Bir dilim tam buğday ekmeğinde 10 mikrogram selenyum vardır. Ceviz, et, sakatatlar, balık ve kabuklu deniz ürünleri, kepekli unlar, süt ürünleri, sebze ve meyveler ve  yumurta gibi besinlerde bol miktarda selenyum vardır.
Proteinden fakir beslenenlerde selenyum yetmezliği sık görülür ve tiroid bezinin salgıladığı hormonlar vücutta yeterince etki edemezler.  Bir dilim tam buğday ekmeğinde 10 mikrogram selenyum vardır. Bu nedenle beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği yenmelidir. Ceviz, kırmızı et,  balık ve kabuklu deniz ürünleri, kepekli unlar, süt ürünleri, sebze ve meyveler ve  yumurta gibi besinlerde bol miktarda selenyum vardır. Selenyumun fazla alınması ise zararlı olmaktadır.  Günlük 400 mikrogramdan fazlası zararlıdır.  Yüksek dozda selenyum alınırsa T3 hormonu azalır ve TSH hormonu artarak hafif tiroid yetmezliği gelişir ve kilo alınır. Selenyum eksikliğinde vücutta E vitamini azalır ve tiroid bezi iltihabı daha sık görülür. Bu nedenle selenyum ve E vitamini birlikte vermek daha faydalıdır
Çinko Eksikliği:
 Çinko eksikliğinde de tiroid hormon metabolizması bozulur ve kandaki T3 ve T4 hormonu % 30 oranında azalır. Bu arada T4  hormonunun  T3 hormonuna dönüşümünü sağlayan enzim (deiyodinaz enzimi) çinko eksikliğinde  % 67 oranında azaldığından  T3 hormon azlığı meydana gelir. Bu nedenle çinkodan zengin olan peynir, sığır eti, kepekli ekmek, tavuk, yumurta sarısı,süt ve süt ürünleri, balık, patates,ceviz, badem, tam tahıllar, kuru fasulye, lahana, ay çekirdeği ve kuzu eti gibi gıdalarla beslenmek tiroid sağlığımız için gereklidir.
 Tuz Kullanımı:
  Türkiye'de bölgelere göre değişmek üzere % 5-56 oranında guatr vardır. Guatr oluşmasında en büyük etken toprak ve suda yetersiz iyot olmasıdır. Guatr hastalığını önlemek amacıyla piyasada satılan bütün tuzlar 1999 yılı Ağustos ayından bu yana iyotlanmaktadır. Tuzların iyotlanması guatr hastalığının ortaya çıkışını engellemekte ancak bazı kişilerde aşırı iyot alınması nedeniyle zararlı yan etkilere veya hastalıklara neden olmaktadır. Piyasadaki tuzların iyotlanmasından sonraki  sürede kliniğimize veya polikliniklerimize başvuran hastalarda hipertiroidi dediğimiz tiroid bezinin aşırı çalışmasıyla karakterize olan hastalık (Halk arasında buna zehirli guatr da denmektedir) giderek artan sıklıkla karşımıza çıkmaya başlamıştır.  Tiroid bezi az çalışan hastalarda da (Hipotiroidisi olanlarda) iyotlu tuz bu hastalığın daha da şiddetlenmesine neden olmaktadır. Bu nedenle yemeklerimizde kullanılan tuzun iyotlu veya iyotsuz olması bazı hastalar veya kişiler için büyük önem taşımaktadır.
Kimler İyotlu Tuz Yemelidir?
Vücudumuzda boynumuzun ön tarafında bulunan tiroid bezinin yeterli hormon salgılayabilmesi için günlük en az 150 mikrogram iyodun gıdalar ve suyla alınması gerekir. Eğer yeteri kadar iyot alınmazsa guatr hastalığı oluşur. Guatr hastalığını önlemek için önceden bilinen bir tiroid hastalığı olmayan çocuklar, erişkinler ve gebe kadınlar iyotlu tuz yemelidir. Tiroid-guatr  hastalığı şüpheniz varsa bunun için bir endokrinoloji-metabolizma uzmanına başvurunuz ve ona göre hangi tuzu kullanacağınıza karar verilmelidir. Çocuğun annesinden emdiği sütte bulunan iyot onun beyin gelişimi için çok önemlidir. Yeterli iyot anne sütüyle alınmazsa beyin gelişimi iyi olmamaktadır. Bu nedenle emziren annelerin iyotlu tuz yemeleri veya iyot alımını yeteri kadar yapmaları gerekir. Bu amaçla içerisinde iyot bulunan vitamin ilaçlarından alınabilir. Eğer anne sigara içerse sütle  bebeğe iyot geçişi azalmaktadır. Bu nedenle emzirirken sigara içmek sizin kadar çocuğunuz için de zararlıdır. Eğer sigara içiliyorsa iyodun fazla alınması gerekir.
Kimler İyotsuz Tuz Yemelidir?
Nodüler guatrı, hipertiroidisi (tiroid bezi çok çalışanlar veya zehirli guatrı olanlar), hipotiroidisi (tiroid bezi az çalışanlar) olan hastalar özellikle iyotsuz yemelidirler. Bu tür hastalar iyotlu tuz yedikleri takdirde hastalıkları şiddetlenmektedir. İyotlu tuz yiyen nodüler guatrlı bir hastada alınan iyot, nodülün fazla çalışmasına neden olmakta ve hipertiroidi dediğimiz tiroid bezinin aşırı çalışmasıyla (terleme, çarpıntı, zayıflama, sinirlilik, ellerde titreme ile kendini gösterir) karakterize bir hastalığa neden olmaktadır. Yine anti-TPO antikoru kanlarında yüksek olan kişiler iyotlu tuz yediklerinde tiroid bezinin az çalışmasına neden olmaktadır. Bu tür hastalığı olanlar da özellikle iyotsuz tuz yemelidirler. İyotsuz tuz, süpermarketlerde veya bakkallarda  kendiliğinden tuzluklu bir şekilde satılmaktadır. Bu tuzların üzerinde veya etiketinde  iyotsuz olduğu yazmaktadır. Satın alırken buna dikkat etmek gerekir. Bu tuzları bulamayanlar ise kaya tuzu yemelidirler. Ailede bir kişi iyotsuz tuz yiyecekse yemekler tuzsuz pişirilmeli ve herkes kendi tuzunu kullanmalıdır, çünkü gelişme çağındaki çocuklar ile gebe ve emziren kadınların iyoda ihtiyaçları vardır.  İyotsuz tuz yemesi gereken tiroid hastaları röntgen filmleri çekilirken kullanılan ve içerisinde iyot bulunan ilaçlardan da etkilenmektedir. Koroner anjografi  veya tomografi çekilirklen kullanılan ilaçlardan 3-5 gün sonra geçöici tiroid yetmezliği ortaya çıkabilmektedir.

GUATR VE VİTAMİN KULLANIMI

Tiroid-guatr  bezinin az ve çok çalıştığı durumlarda vücudumuzdaki vitaminlerin metabolizmasında da değişiklikler olmaktadır. Bu durumlara göre bazı vitaminlerin destek olarak alınması faydalıyken bazılarını almamalıdır.  Hipotiroidi dediğimiz  tiroid bezi az çalışması durumunda ve hipertiroidi denilen tiroid  bezinin aşırı çalışması  durumunda  vitaminlerde görülen değişikler  ile destek olarak hangi vitaminlerin alınması gerektiği aşağıda verilmiştir:

A) Hipotirodi (tiroid bezi az çalışması)  hastalığında vitamin değişiklikleri:
Hipotiroidide A vitaminin öncü maddesi olan beta-karoten kanda birikir ve  A vitaminine dönüşemez. Bu nedenle tiroid bezi yetmezliği olan kişiler  A vitamini içeren multivitamin ilaçlar almamalıdır.  
E vitamini de hipotiroidide kanda artış gösterir. Bu nedenle E vitamini almaya gerek yoktur.
Tiamin vitamini tiroid hormon yapımını azalttığından tiroid yetmezliğinde verilmez.
Hipotiroidide kanda riboflavin (B2 vitamini) düzeyi azalır.  Bu vitamin T4 hormonundan T3 hormonu oluşumunu artırdığı için hipotirodili hastalarda kullanılmalıdır.
Pridoksin yani B6 vitamini tiroid hormon yapımını ve etkisini artırdığından hipotiroidide alınması faydalı olur.
Hipotiroidide  kanda homosistein düzeyinde artış ve buna bağlı koroner kalp hastalığı riski arttığından   folik asit vitamini, B12 vitamini ve B6 vitamini verilmesi faydalı olur ve böylece homosistein düzeylerinde azalma sağlanır.
Özetle; tiroid bezi yetmezliğiniz varsa B2, B6, folik asit ve B12 vitamin desteği alınabilir. Buna karşılık A ve E vitamini alınmamalıdır.

B) Hipertirodi (tiroid bezi aşırı çalışanlarda) vitamin desteği:

Tiroid bezi aşırı çalışan kişilerde   kandaki A vitamini düzeyinde azalma olmakta ve bazı hastalarda karanlığa uyumda yani gece görüşünde zorluk olabilmektedir. Bu nedenle A vitamini desteği faydalı olabilir.
Tiroid hormonu çok olunca veya hipertiroidi durumunda bağırsaklardan kalsiyum emilimi azalırken böbreklerden ve dışkı yolu ile kalsiyum atılımı artar. Kandaki D vitamini düzeyi normaldir. Şiddetli hipertiroidi olan bazı hastalarda kan kalsiyumu artışı olabilir. Bu nedenle kanda kalsiyum düzeyine bakmak gerekir.
E vitamini hipertiroidisi olan hastalarda oksijen yan ürünlerinin (radikalleri) oluşmasını azaltarak faydalı olur. Tiroid bezi çok çalışan kişilerde kandaki E vitamini ve koenzim Q 10 düzeylerinde azalma olduğundan E vitamini ve koenzim -Q10 desteği  gerekir.
Tiroid bezi fazla çalışan kişilere Tiamin (B1 vitamini) verilmesi faydalı olmaktadır. Tiamin, hipertiroidiye bağlı şikayetlerde azalma  yaptığı gibi  bu hastalığa bağlı  adet bozukluklarını önlemede de faydalı olmaktadır. Tiamin,   tiroid hormon yapımını azaltmaktadır.
Hipertiroidi durumunda vücudun B6 vitaminine ihtiyacı artar ve kanda  azalır. Bu nedenle hipertiroidide B6 vitamin desteği faydalıdır
Tiroid bezi fazla çalıştığında kandaki B12 vitamini  ve folik asit düzeylerinde azalma  olmaz
Tiroid bezinin fazla çalışması C vitamininde azalma yapar. Bu nedenle C vitamini desteği faydalı olmaktadır.
 Özetle hipertiroidi durumunda vücudumuzu oksidan maddelerin  yani oksijen radikallerinin  (oksijen yanma ürünlerinden) hasar yapıcı etkisinden koruyacak antioksidan vitaminler dediğimiz A vitamini, E vitamini ve C vitamini ve koenzim Q 10 düzeylerinde de azalma oluştuğundan verilebilir. Hipertiroidi hastaların antioksidan vitaminlerle  (A, E, C vitamini) birlikte tiamin ve  B6 vitamini kullanmaları  da faydalıdır.


 GUATR YAPAN İLAÇLAR

Başka hastalıklar nedeniyle kullandığınız bazı ilaçlar tiroid-guatr bezinizin az  veya çok çalışmasına neden olabilir. Aşağıda  adı verilen ilaçlar kullanıldığında tiroid hormonlarınızı belirli aralıklarla kontrol ettirmekte fayda faydır.
1. İçinde İyot  bulunan ilaçlar:  Kalp hastalığı tedavisinde kullanılan Cordarone (Amiodaron) ilacının içerisinde yüksek miktarda iyot vardır. Bu ilacı kullanan hastalarda  tiroid yetmezliği  gelişebileceği gibi tiroid bezinin fazla çalışması durumu da oluşabilir.
Safra kesesi filmi çekilirken kullanılan ilaçlar ile röntgen filmi  veya tomografi çekilirken damardan yapılan bazı ilaçlar iyot içerir ve bu ilaçla alınan  yüksek iyot   tiroid bezinizde daha önce sessiz bulunan bir hastalık (Hashimoto hastalığı, sıcak nodül gibi) varsa onları alevlendirebilir. Graves hastalığı denen tiroid bezi fazla çalışması durumu varsa alınan aşırı iyot  nedeniyle  hastalık nüks edebilir.

2. Epilepsi (Sara hastalığı) tedavisinde kullanılan  ilaçlar:  İçerisinde  karbamazepin  ve Valproik asit  bulunan  ilaçlar tiroid bezinin az çalışmasına neden olabilir.
2. Lityum ilacı:  Psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan ve içinde lityum bulunan ilaçlar   tiroid bezi yetmezliği yapabilir. Bu nedenle  belirli aralıklarla TSH hormon ölçümleri yapmak gerekir.
3. Yüksek doz kortizon:  Kortizon ilacının fazla kullanılması tiroid yetmezliği yapabilir. Bu ilacı  kullananlarda TSH hormonu azalır. Bu nedenle tiroid hormon kontrolü gerekir.
4. Tüberküloz ilacı ethionamide: Tüberküloz (verem) hastalığı tedavisinde kullanılan  ve içinde ethionamid maddesi bulunan ilaçlar tiroid yetmezliği yapabilir.
5. Hepatit tedavisinde kullanılan interferon ve interlökin ilacı: Hepatit B ve C tedavisinde kullanılan interferon ilaçları  ve interlökin ilacı tiroid bezi yetmezliği veya bazen tiroid hormon fazlalığı yapabilir.
6. Menopoz tedavisinde kullanılan isoflavon: Menopozdaki kadınlarda sıcak basması gibi şikayetleri azaltmak için kullanılan ve soya fasulyesinden elde edilen isoflovan ilacı eğer kadında iyot yetmezliği varsa tiroid yetmezliği yapabilir. Bu nedenle bu ilacı kullanan kadınlarda idrarda iyot  ölçümü yapılmalı ve eksiklik varsa verilmemelidir. İsoflovan bezdeki TPO enziminin çalışmasını bozarak  iyodun bez tarafından alınmasını engellemektedir.
7. Doğum kontrol hapı ve östrojen kullanan kadınlar: Eğer bu kadınlar tiroid bezi yetmezliği nedeniyle  içinde levotiroksin bulunan  ilaçları alıyorlarsa ilacın dozunu artırmak gerekebilir.
8. Coumadin ilacı kullanan kalp hastaları: Coumadin kanı sulandırmak için kullanılır. Bu hastalarda  levotiroksin ilacı kullanılıyorsa doz ayarlaması yapmak gerekebilir.
9. Levotiroksin ilacının bağırsaklardan kana geçmesini azaltan ilaçlar: Demir ilaçları, kalsiyum hapları, mide ilaçları (antiasitler), posa ilaçları levotiroksin ilacıyla  birlikte alınırsa bu ilaçların bağırsaklardan emilimi bozulur. Bu nedenle bu ilaçlar ayrı bir öğünde veya 4 saat sonra alınmalıdır.

     
     
    
GUATR VE ZAYIFLAMA

 Tiroid yetmezliği-guatr metabolizmayı yavaşlatan ve  bu nedenle kişilerde önceki kilolarına göre %15-30 oranında kilo alınmasına neden olan  bir hastalıktır.  Bu nedenle tiroid bezi yetmezliği tedavi edilmeden kilo vermek çok zordur. Tiroid hormon ilaçları ile hastaların çoğunda  tedaviyle birlikte kilo verme oluşursa da hastaların % 17’si kilo veremez. Özellikle menopozdaki kadınlarda   bu durum daha sık görülür. Hem menopoz hem de tiroid yetmezliği kilo vermeyi engeller.
 Tiroid bezi yetmezliği olmadığı halde kilo vermeye çalışan kişilerde belirli bir kilo verdikten sonra kilo kaybının azaldığı veya durduğu bir dönem oluşur. Bu durum vücudun kendini koruma mekanizmasıdır. Vücudumuz daha fazla kilo verilmesine direnç göstermeye başlar. Bu direnç tiroid hormonlarının azalmasıyla olabildiği gibi bazı başka hormonların salınmasının artması ile de oluşur. Kalori alımı yani  yenilen gıda alımı azaldıkça vücudumuzda bulunan T4 hormonunun T3 hormonuna dönüşümü azalır ve sonuçta hücrelere giren ve etkili olan T3 azaldıkça metabolizmamız yavaşlar ve kilo veremeyiz.
 Kalori alımı azaldıkça yani diyet yaparken az yemek yedikçe vücudumuzdaki yağlardan salgılanan Leptin  isimli hormon kanda azalır. Azalan  leptin hormonu   ise beyindeki iştah merkezini uyararak  iştahı artırır ve gıda alınmasını sağlar.
Kilo vermeyi engelleyen hormonlardan birisi Ghrelin hormonudur. Bu hormon mideden salgılanmakta ve kana karışarak beyine ulaşıp yemek yemeyi artırmaktadır. Kilo vermek için diyet yaparken bu hormon kanda artmakta ve daha fazla kilo verilmesini engellemektedir. Bu hormonun salgılanmasını önleyecek bir ilaç ise  henüz yoktur.
Bazı minerallerin eksiklikleri de kilo vermeyi engeller. Manganez, krom çinko, kalsiyum ve magnezyum eksikliği özellikle çok önemlidir. Bu minerallerde saptanan eksikliklerin tedaviyle düzeltilmelidir.
  T4 hormonunun T3’e dönüşmesinde selenyum minerali de etkili olduğundan kilo veremeyen kişilerde selenyum eksikliği olup olmadığına bakılması gerekir. Selenyum eksikliği varsa bu eksiklik giderilir. Ayrıca çinko, demir, bakır  mineralleri de  T4’ün T3’e dönüşümünde etkilidir. Bu minerallerde eksiklik olup olmadığına da bakılması gerekir.
Omega-3 alımını artırmak kilo vermede faydalı olabilir. Omega-3 yağ asitleri tiroid hormonlarının hücrelerdeki etkisini artırmaktadır.
Kanda insülin hormonu yüksek ise kilo vermede sıkıntılar oluşur.  İnsülin yüksekliğini azaltmanın  önemli bir yolu şeker yükü yüksek olan karbonhidratları yememektir. Beyaz ekmek, şeker, makarna, patates, kek, tatlı, çikolata gibi şeker yükü fazla gıdalar insülin hormonunu kanda  iyice artırarak kilo vermenizi önler. Bu gıdalar yerine tam buğday unundan yapılmış ekmek (köylü ekmeği gibi), kepekli makarna, nohut, kuru fasulye, mercimek, bezelye, sebze ve meyvelerle beslenmek gerekir.
 Tiroid yetmezliği olan hastalarda metabolizma yavaşladığından alınan karbonhidratların (unlu, şekerli gıdaların)  sindirilmesi veya parçalanması ve kandaki şekerin hücrelere girmesi zorlaşır. Bu nedenle vücut daha fazla insülin salgılayarak kan şekerini düşürmeye çalışır. İnsülin arttıkça da iştahta artma ve kilo alma oluşur. İnsülin hormonundaki yükselmeler gün içinde kan şekerinde düşme yaptığı için de yorgunluk, baş dönmesi, bitkinlik, öfkelenme, birden sinirlenme,  bağırma ve açlık hissi oluşur. Sizde bu belirtiler varsa kan şekerinizde düşmeler oluyor demektir. Bunu anlamak için 3-4 saatlik şeker yükleme testi yaptırmanız gerekir.
 Stresli kişilerde   stres hormonu dediğimiz kortizol artmaya başlar ve  artan kortizol hormonu da kan şekerini yükseltir.
 Yukarıda söz edilen  faktörler hipotiroidili bir hastada kilo almaya, kan şekerinde düşmelere neden olur. Eğer kilo veremezseniz ileride bu defa şeker hastalığı gelişir.
 Bu nedenle karbonhidrat ve yağdan fakir bir beslenme ile ve egzersiz yaparak kilo vermeyi denemelisiniz.
 İyi beslenmenize ve egzersiz yapmamıza rağmen zayıflayamıyorsanız doktorunuz size bazı ilaçlar verecektir. Bu ilaçlar zayıflamanıza yardımcı olur.
 Hipotiroidili hastalarda selenyum desteği almak T4 hormonunun T3’e dönüşümünü artırarak dokulardaki tiroid azlığını veya metabolizma yavaşlamasını artırmaya faydalı olabilir. Bu nedenle selenyum ölçümü yaptırınız. Eksiklik varsa doktorunuz size selenyum desteği için ilaç verecektir.
 Kilo veremeyen tiroid yetmezlikli hastalarda  T4  ve T3 ilaçlarını birlikte almak bazen faydalı olabilir. TSH hormonunu 1.5-2.5 arasında tutacak şekilde doktorunuz bu ilaçları ayarlayacaktır.  
Yukarıdaki önlemlere rağmen  kilo veremeyen kişilerde altta yatan diğer nedenleri araştırmak gerekir. Bunlar insülin direnci, reaktif hipoglisemi, depresyon, stres, uyku bozuklukları, bazı mineral ve vitamin eksikleri ve gıda allerjileri olabilir. Özellikle selenyum, çinko,  ve demir eksikliği varsa bunların tedavisi  kilo vermeniz açısından çok önemlidir.
 
Özetle; tiroid yetmezliği olan kişiler kilo veremiyorsa şu nedenler araştırılır:
1. İlaç yeterince alınıyor mu? TSH düzeyi istenen seviyede mi? TSH düzeyi 1-1.5 düzeyine indirmekle  kilo verme sağlanabilir.
2. Gıda allerjisi olup olmadığını araştırmak gerekir.  Gıda allerjisi varsa kilo vermede sıkıntı olur.
3. Kanda insülin düzeyine bakılır. İnsülin yüksek ise ona yönelik tedaviler uygulanır.
4. Kalori azaltılmasını  yeterince yapmamış olabilirsiniz
5. Selenyum, B vitamini, yağ asitleri, magnezyum ve  kalsiyum eksikliğiniz varsa kilo veremezsiniz
6. Psikolojik stres varsa düzeltilmelidir. Stresi olan kişilerin kilo vermesi zordur.
7. Kanda anti-TPO antikoruna bakılır. Yüksek ise ona yönelik tetkik ve tedaviler yapılır.
8. Diğer hormon bozuklukları olup almadığı araştırılır (Kortizol eksikliği, yumurtalık kistleri, prolaktin hormon yüksekliği, kan kalsiyum azlığı gibi).


GUATR VE  PSİKOLOJİ
Guatr-Tiroid hormonların az olması yani tiroid yetmezliğinde veya tiroid bezinin aşırı çalışması durumunda bazı ruhsal sıkıntılar  veya psikolojik değişiklikler ortaya çıkmaktadır. Tiroid  hormonlarında değişiklik olmadan sadece TSH hormonundaki artma ve azalmalar dahi psikolojik değişiklikler yapabilmektedir. Bu psikolojik değişikler  şöyle sıralanabilir:
A) Tiroid hormonlarının kanımızda yüksek olması (tiroid bezinin aşırı çalışması) durumunda şu  psikolojik sıkıntılar ortaya çıkar: 
Huzursuzluk
Sıkıntı
Depresyon
Birden öfkelenme, bağırma veya asabiyet
Kalabalık yerlerden hoşlanmama
Kötümserlik
Sabırsızlık
Aşırı hareketlilik, yerinde duramama
Gürültüye aşırı hassasiyet
Uyku problemleri
İştah bozukluğu
Bazen şizofreni
Hallusinasyonlar (hayal görme)
Panik atak
B) Tiroid bezinin az çalıştığı tiroid bezi yetmezliğinde ise şu psikolojik belirtiler bulunabilir:
İlgisizlik
Düşünme ve konuşmada yavaşlama
Unutkanlık
Konsantre olamama
Depresyon
Demans
Beyin hasarı
Panik atak

Psikolojik rahatsızlıkları olan tiroid hastalarının  teşhisinde gecikme olursa bu psikolojik  şikayetlerde düzelme olmaz.

GUATR VE GEBELİK
   Tiroid hastalıkları  kadınlarda adet düzenini ve yumurtlamayı bozarak  gebe kalmayı önleyebilmektedir.
 Çocuk istediği halde gebe kalamayan kadınlarda yapılacak tetkikler TSH, serbest T3, serbest T4 ve anti-TPO antikor düzeyleridir. TSH düzeyi 1.5’dan yüksek olan bu tür kadınlarda tiroid hormon ilacıyla yapılan tedaviler  faydalı olmaktadır. Anti-TPO antikoru yüksek olan ancak gebe kalamayan kadınlarda da tiroid hormon ilacı verilebilir. Selenyum desteği de bu kadınlar için faydalı olabilmektedir.
 Tiroid hormonları fazla çalışan kadınlarda ise ayrı bir tedavi planı uygulanır.
 Gebe kalamayan kadınlarda iyot yetmezliği olup olmadığının da araştırılması gerekir. İyot yetmezliği yumurtlamayı bozabilmektedir.
 Tüp bebek yaptırmak isteyen kadınların anti-TPO antikorları yüksekse başarısızlık artmaktadır. Bu hastalarda aspirin veya düşük doz heparin uygulamasının faydalı olduğunu bildiren çalışmalar yayınlanmıştır.
Tiroid bezinin az çalışması veya fazla çalışması kadınlarda adet düzensizliği yapmakta ve gebe kalmayı önlemektedir.
 Gebe kalamamak veya kısırlık sorunu kadınlarda   genellikle endometriozis  denen  rahim içini örten tabakanın  hastalığı (% 11), rahim tüplerindeki hastalık (% 30) ve yumurtalıkların iyi çalışmaması (% 59) nedeniyle oluşur.
 Gebe kalamayan kadınların % 18’inde anti-TPO antikoru  kanlarında yüksek olarak bulunur. Buna karşılık endometriozis isimli rahim hastalığı olan  kadınlarda ise  anti-TPO antikoru   % 50’sinde, yani her 2 hastadan birinde yüksek olarak saptanır. Bu antikor yüksekliğinin gebe kalmayı nasıl önlediği tam olarak bilinmemektedir. Bilinen bir mekanizma bu antikorların tiroid bezinin az çalışmasına neden olduğu ve bu nedenle yumurtlamayı bozduğu şeklindedir.
 Anti-TPO antikoru yüksek olan kadınlarda ve tiroid bezi az çalışanlarda tüp bebek başarı oranı düşüktür. Bu nedenle bu kadınların tüp bebek işlemi öncesi tedavi edilmeleri gerekir.
Tiroid guatr bezinin az çalışması, adet sıklığını  azalmakta ve  adetlerde oluşan kanama miktarını artırmaktadır. Çok fazla oluşan adet kanamaları bu hastalıkta oluşan kan pıhtılaşmasındaki  azalmaya veya kanın  fazla sulanmasına bağlıdır. Hipotiroidisi olan kadınların % 23.4’ünde ise adet düzensizliği vardır.
Tiroid bezi guatr az çalışan kadınlarda cinsel istekte azalma olduğu gibi yumurtlama da bozulur ve gebe kalma şansı azalır. Hafif  tiroid bezi yetmezliği olanlar (sadece TSH hormonu yüksek, fakat T3 ve T4 hormonu normal olanlar) gebe kalsalar bile düşük sıklığı fazladır.
Yukarıda belirtilen nedenlerle tüp bebek için başvuracak bayanlar veya kısırlık problemi olan kadınlar mutlaka TSH, T4 ve anti-TPO antikor ölçümlerini yaptırmalıdırlar. Annenin tiroid hormonlarının normal olması özellikle gebeliğin ilk 3 ayında bebeğin beyin gelişimi için çok önemlidir. Bebeğin beyin gelişimi bu ilk 3 ayda anneden  göbek kordonu yoluyla gelen tiroid hormonlarına bağlıdır. Annede tiroid hormonları az ise bebeğin beyin gelişimi iyi  olmamaktadır. 12nci haftadan sonra bebek kendi tiroid hormonlarını yapmaya başladığından ilk 3 ay büyük önem taşımaktadır.
Annede  gebelik başlangıcında mevcut olan  tiroid bezi yetmezliği (tiroid hormonlarının az olması)  bebeğin zeka seviyesinin (IQ) düşük olmasına neden olmaktadır.  Yapılan bilimsel çalışmalar tiroid hormonları düşük bir anneden doğan çocuklarda zeka (IQ) seviyesinin %85’in altında olduğunu göstermiştir.  Bu çocukların okul başarıları ve arkadaşlarıyla olan  ilişkileri  de düşüktür. Bu  nedenle hamile kaldığını öğrenen tüm anne adayları  vakit geçirmeden tiroid hormon tetkiklerini yaptırmalıdırlar.
 Her 100 gebenin 2 veya 3’ünde teşhis edilmemiş tiroid yetmezliği vardır. Bu yetmezlik özellikle kanlarında  anti-TPO antikoru yüksek olan gebelerde  daha da fazla olup  % 15 oranında görülür. Bu nedenle gebe kalmadan önce kanınızda anti-TPO antikoru yüksek ise gebelikte tiroid hormon yetmezliğine girme ihtimaliniz artıyor demektir.
Gebelik döneminde iyot eksikliği olan kadınlarda da tiroid hormonlarında azalma oluşmaktadır. Bu nedenle gebelik süresince iyotlu tuz yemek çok önemlidir.
Önceden tiroid yetmezliğiniz varsa kullandığınız  Levotiroksin ilacının dozunu  hamile kaldığınızı öğrenince  ayarlamak için Endokrinoloji uzmanı bir doktora giderek tetkiklerinizi yaptırın ve onun takibine girin.
Tiroid yetmezliği  olan gebelerde düşük riskinin arttığını da unutmayın. Tiroid bezi az çalışan kadınlarda düşük sayısının  gebeliğin  4 ile 6. ayları arasındaki dönemde  dört kat daha fazla olduğu saptanmıştır.
Tiroid yetmezliği saptanan gebelerde tedavi çok kolaydır.   Kullanacağınız  Levotiroksin ilacı hormonlarınızı hemen düzeltir.
Bebeğin zeka gelişimini etkileyen önemli  diğer bir durum annenin yeteri kadar iyot alıp almamasıdır. Gebelik ve emzirme dönemindeki iyot yetmezliği  bebeklerde zeka geriliği yapmaktadır. Gebe ve emziren kadınlar iyot ihtiyacını iyotlu tuz yiyerek veya  iyot içeren multivitaminler alarak karşılayabilirler. Bir gebenin  günde 200 mikrogram iyot alması gerekir. Bu  miktardaki iyot multivitamin ilaçlarda  bulunan iyot ile sağlanabilir. Emziren kadınlarda ise günde 290 mikrogram iyot alınması gerekir.


TERLEME VE GUATR

 Tiroid-guatr  bezi hızla çalışan kişilerde terleme fazladır. Kanda aşırı tiroid hormonu bulunması metabolizmayı arttırdığından ter bezleri aşırı çalışarak terlemede artış meydana gelir. El, koltuk altı ve ayakta oluşan aşırı terlemenin tiroid hastağından ileri gelip gelmediğini anlamak için tiroid hormonları (T3 ve T4) ve TSH hormon ölçümü yapılması gerekir.
Tiroid hastalığı olmadığı halde aşırı terleme versa bunun  nedenlerinin araştırılması gerekir. Bazen tüm  araştırmalara rağmen terleme yapan hiçbir neden ortaya konamaz. Bazı metabolizma hastalıkları, ateşli hastalıklar ve ilaçlar da terleme yapabilir.
Terleme genellikle 3 şekilde kendini gösterir:
1- Stres nedeniyle oluşan tip: el içi, ayak tabanı ve koltuk altı terler.
2- Bölgesel terleme
3- Yaygın (vücudun her tarafında oluşan) terleme

Yaygın terleme sinir sisteminin (otonom sinir sistemi) aşırı çalışması nedeniyle oluşabildiği gibi metabolik hastalıklar, ateşli hastalık veya kanserler nedeniyle de oluşabilir. Bu tür terleme ergenlik çağında ve genelde %1 oranında görülür. Erkek ve kadında aynı sıklıkta olur.
Devamlı alkol alanlarda terleme fazladır. Erişkin yaşta yaygın terleme  başlarsa  aşağıda  sıralanan hastalıkların olup olmadığı  araştırılır:
-Sinir hastalıkları
-Bazı kanserler
-Hipertiroidi (tiroid bezi fazla çalışması)
-Şeker Hastalığı
-Ateşli hastalıklar
-Dideral ve bazı antidepresan ilaçlar terleme yapar
-Alkolikler
-Hodgkin hastalığı
-Verem (Tüberküloz)
-Kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi)
-Ürit asit fazlalığı
-Gut hastalığı (kanda ürik asit yüksekliğiile oluşan hastalık)
-Feokromasitoma (böbrek üstü bezinde bulunan ve tansiyon yükselmesi ile kendini gösteren tümör)
-Menopoz dönemi

Terlemesi fazla olan bir kişide yapılacak tetkikler şunlardır:

-T3, T4,  ve TSH hormonları
-Açlık kan şekeri ve 3 saatlik şeker yükleme testi
-Kan ve idrarda adrenalin ve noradrenalin
-İdrarda metanefrin veya VMA testi
-Ürik asit ölçümü
-PPD testi (Tüberküloz  taraması için)
-Akciğer Grafisi

ALERJİ VE GUATR
Bazı allerjik hastalıklar tiroid-guatr hastalığı ile birlikte sık görülür. Ürtiker (kurdeşen) denilen ve ciltte kabarıklıklar ve kaşıntı ile kendini gösteren hastalık  ve  burun tıkanıklığı ve sık hapşırma ve burun akıntısı ile kendini gösteren allerjik rinit özellikle tiroid antikoru (anti-TPO) yüksek olan hastalarda  daha fazla görülmektedir. Tiroid hastalarında allerjik hastalıkların neden fazla olduğu ise henüz bilinmemektedir.
 Allerjik riniti olanlarda bazen Graves hipertiroidisi denen tiroid bezinin fazla çalışması hastalığı  ortaya çıkabilmektedir. Bunun nedeni tam  olarak bilinmemektedir. Bununla beraber her iki hastalığın da mevsimsel olması ilginçtir.
 Özellikle ürtiker denen ciltte kırmızı renkte kabarıklık ve kaşıntılarla kendini gösteren hastalığı olan kişilerde tiroid  hormonlarında değişiklik  veya bunların % 5-35’inda  kanda anti-TPO antikor yüksekliği sıklıkla birlikte olur. Antikor seviyesi yüksek olan hastalarda ise % 40-54 oranında tiroid bezi yetmezliği veya sadece TSH yüksekliği vardır.
Graves hipertiroidi hastalığı olanların bir kısmında da ürtiker mevcuttur.
Bu nedenle ürtikeri olan hastalarda tiroid hormon tetkiklerini ve anti-TPO ve anti-tiroglobulin antikorlarını ölçmek ve belirli aralıklarla takip etmek gerekir.
Ürtikerli hastalarda  tiroid hormonları normal olsa dahi levotiroksin içeren tiroid ilaçlarını kullanmak faydalı olabilmektedir. Bu ilaçları kullanan hastalarda ürtiker hastalığının  daha çabuk düzeldiği saptanmıştır.      

 SAÇ DÖKÜLMESİ   VE GUATR

Vücuttaki kılların veya saç kıllarının ve hatta  kaşların gelişimi için guatr-tiroid hormonlarının kanda yeterli miktarda olması gerekir. Tiroid bezi yetmezliğinde tiroid hormonları kanda azaldığından saçlarda dökülme başlar ve  hatta kaşların dış kısımlarında da dökülme olur. Guatr-Tiroid hormon azlığında  vücudun bütün metabolizması yavaşladığından bağırsaklardan  emilen vitamin ve minerallerin emilmesindeki bozukluk da  saçların dökülmesine  katkıda bulunmaktadır.  Bu kişiler tedavi amacıyla içinde  levotiroksin ilacı bulunan tiroid ilacı kullanmaya başladıktan sonra saç dökülmesi azalır, durur  ve saçlar yeniden çıkmaya başlar. Bunun yanında vitamin desteği yapılmalı ve eksik mineraller varsa (demir, çinko gibi) alınmalıdır. Ayrıca omega 6 yağ asitleri  desteği de faydalı olabilir. Hormonlar normale gelse bile saçların tam düzelmesi uzun zaman alır. Bu nedenle acele etmeyiniz.  Hormonlar normale geldiği halde saç dökülmesi devam ediyorsa başka hormon bozuklarının araştırılması gerekir. Özellikle  kadınlarda görülen erkek tipi bir saç dökülmesi  kandaki erkeklik hormonunun (testosteron) artmasından  kaynaklanabilir. Bu kişilerde yumurtalıkların ve böbreküstü bezi hormonlarının incelenmesi gerekir.
 Alopesi areata denen saçın bir kısmındaki dökülme (halk arasındaki adıyla saçkıran) Hashimoto hastalığında sık görülür.  Saçkıranı olan hastalarda tiroid hormonlarına ve anti-TPO antikoruna bakılması faydalıdır. Eğer hormon düşüklüğü veya antikor yüksekliği varsa tiroid hormon ilacı verilmelidir.
 Tiroid bezi fazla çalışan yani kanında tiroid hormonları yüksek olan hastalarda saçlarda incelme ve dökülme olabilir. İlaçlarla bu hastalık tedavi edilince saç dökülmesi azalır ve kaybolur.
 İçinde levotiroksin  bulunan tiroid  ilacı kullanan bazı hastalarda saç dökülmesinin arttığı şikayeti ile çok sık karşılaşırız. Bu ilaçlar  aslında saç dökülmesini artırmaz. Ancak ilacın dozu fazla gelirse bazen  saç dökülmesinde artış olabilmektedir. Bu kişilerde  hormon ölçümü yapılmalı ve bu arada demir eksikliği,  çinko eksikliği ve kansızlık olup olmadığı yapılacak tetkiklerle  araştırılmalıdır.  Özellikle kadınlarda demir eksikliğine bağlı kansızlık ve saç dökülmesi çok sık olduğundan öncelikle demir eksikliği yönünden araştırma yapmak gerekmektedir. 

DEPRESYON VE  GUATR
   Depresyondaki kişilerin  %10-15’inde guatr-tiroid bezi yetmezliği veya tiroid hormonlarında anormallikler vardır. Buna karşılık hipotiroidi dediğimiz tiroid bezi yetmezliği olan  kişilerin çoğunda depresyon bulunur ve  psikolojik tedaviye dirençlidir.  Tiroid bezi yetmezliği olan  hastaların % 40 kadarında ve  özellikle kadınlarda depresyon  ve panik atak sık görülür.  Tedaviyle şikayetlerde azalma olmasına rağmen bazen dirençli bir depresyon yani sık nüks eden veya tekrarlayan depresyon görülebilir.  Bu hastalarda tiroid bezi yetmezliğinin iyi tedavi edilmesi gerekir.  Bu tedavi sırasında TSH’nın 1.0-1.5 IU/L arasında olması depresyonun düzelmesine daha iyi katkıda bulunur.  Hipotiroidi tedavisinde kullanılan tiroid hormon ilaçları (Levotiroksin) beyindeki  mutluluk hormonu adı verilen serotonin seviyesini  artırarak depresyon belirtilerini azaltmaktadır
Psikolojik sorunlar ile özellikle kandaki T3  hormon düzeyleri arasında bir ilişki olduğu yapılan çeşitli çalışmalarda ortaya konmuştur. Kan T3 düzeyi azaldıkça depresyon oluşması riski ve nüksü artmaktadır.
   Kandaki anti-TPO antikorlarının yüksekliği ile depresyon arasında da bir ilişki vardır. Bu nedenle depresyonu olan hastalarda ve özellikle sık tekrarlayan depresyonlu kişilerde TSH, T3, T4 hormonları ile anti-TPO ve anti-tiroglobulin antikorları  mutlaka ölçülmelidir. Tiroid bezi yetmezliği varsa bu hastalar içinde levotiroksin bulunan tiroid ilaçlarıyla   tedavi edilirler.     
   Bazı bilim adamları depresyonlu kişilerde “beyinde hipotiroidizm” olduğunu, yani beyinde tiroid hormon azlığı olduğunu, ancak kanda tiroid hormonlarının normal olduğunu  iddia etmişlerdir. Bu nedenle  tiroid hormonları normal olduğu halde T3 hormon ilacını tedavide kullanan psikiyatri uzmanları vardır.
   Kadınların %15’inde doğum sonrası depresyon görülmektedir. Buna ‘’Doğum Sonrası Depresyonu’’ adı verilir. Doğum sonrası oluşan depresyon ile tiroid hormonları  ve anti-TPO antikoru arasında  bir ilişki  olduğu çeşitli bilimsel çalışmalarda ortaya konmuştur. Gebeliğin ilk 3 ayında ölçülen anti-TPO antikor düzeyleri doğum sonrası depresyona girilip girilmeyeceği konusunda bilgi vermektedir. Anti-TPO antikoru yüksek olan kadınlarda doğum sonrası depresyon 3 kat daha fazla görülmektedir.
   Depresyonun kendisinin de tiroid hastalıklarının gelişimine katkıda bulunabildiğini  unutmamak gerekir. Stresli veya depresyondaki kişilerde Graves hastalığı denilen tiroid bezinin aşırı çalışması ile karakterize bir hastalık ortaya çıkabilmektedir.

 

YORGUNLUK VE  GUATR
   Guatr-Tiroid bezi yetmezliği olan kişilerde yorgunluk ve halsizlik sıklıkla bulunur.  Tedaviyle bu şikayetlerde düzelme olur. Bununla birlikte tiroid yetmezliği olan hastalarda sıklıkla birlikte  bulunan kansızlık (anemi) de yorgunluğun önemli bir nedenidir.  Tiroid bezi yetmezliğinde özellikle B12 vitamini ve demir eksikliği sık görülür.  Kansızlığın   tiroid bezi yetmezliğiyle birlikte tedavi edilmesi  yorgunluğun düzelmesine  katkıda bulunur.
   Böbrek üstü bezinin az çalışması (kortizol hormonu eksikliği) da yorgunluk yapan önemli bir  hormon bozukluğudur. Bazı Hashimoto tiroiditli hastalarda  tiroid bezi yetmezliği ve  böbreküstü bezi yetmezliği birlikte  bulunabilir.  Eğer bu durum fark edilmez ise tiroid ilaçlarıyla   yorgunluk ve bitkinlik iyice artar.  İlaç alınca durumu kötüleşen  yani yorgunluk ve bitkinliği artan kişilerde kan kortizol hormonuna bakılarak böbreküstü bezinin az çalışıp çalışmadığı kontrol edilir.  Kortizol eksikliği varsa doktorunuz size önce kortizon ilacı verir ve sonra tiroid ilaçları alırsınız.
   Yorgunluk yapan diğer nedenler ise aşağıda verilmiştir:
Şeker hastalığı ve bazı enfeksiyonlar da önemli yorgunluk nedenidir. Yorgunluk ayrıca kalp, böbrek, bağırsak ve diğer organ hastalıklarında da görülebilir.
   Aşırı çalışma, stresli bir yaşam uykusuzluk ve depresyon yorgunluğun önemli nedenlerindendir.
   Aşırı kilo alma ve  gece kısa süreli nefes durması (apne) sabahları sersemlemiş bir şekilde ve yorgun kalkmaya neden olur.
   Hareketsizlik, spor yapmamak ve beslenmenin bozuk olması  da   önemli yorgunluk  nedenleridir.

 

 

 

 

 
   
 
© 2024 Prof. Dr. Metin ÖZATA Web Tasarım